Hacılar uzak ülkelerden hediyeler getirdiler.
- The pilgrims brought gifts from distant lands.
Yaklaşık olarak dünya yüzeyinin üçte biri topraktır.
- About one third of the earth's surface is land.
Bu ev ve bu topraklar benim!
- This house and this land are mine.
Tom bir zamanlar bu arsaya sahipti.
- Tom once owned this piece of land.
George arsa satın alırken kandırıldı.
- George was tricked into buying the land.
Filler, dünyanın en büyük kara hayvanlarıdır.
- Elephants are the world's largest land animals.
Fil en büyük kara hayvanıdır.
- The elephant is the largest land animal.
O, arazisini oğulları arasında dağıttı.
- He distributed his land among his sons.
O, arazisini elden çıkarmak istiyor.
- He wants to dispose of his land.
Bir uçağı bu adaya indirmek mümkün mü?
- Is it possible to land a plane on this island?
Kitaplar sizi hem gerçek hem de hayali uzak memleketlere götürebilir.
- Books can transport you to faraway lands, both real and imagined.
İtalya güzel bir memlekettir.
- Italy is a beautiful land.
Ne zaman karaya çıkacağız?
- When are we going to land?
İpe sıkıca tutunarak karaya güvenli bir şekilde geldim.
- Holding on to the rope firmly, I came safely to land.
Amerika fırsatlar ülkesidir.
- America is the land of opportunity.
Amerika bir göçmenler ülkesidir.
- America is a land of immigrants.
Peyzaj çakmak taşı kadar soğuk ve keskin.
- The landscape was cold and sharp as flint.
Uzay gemisi mükemmel bir iniş yaptı.
- The spaceship made a perfect landing.
Uçak güvenli bir iniş yaptı.
- The airplane made a safe landing.
Sami acil iniş yapmak zorunda kaldı.
- Sami was forced to make an emergency landing.
Sonuçta, bu şeker hastalığı diyarı.
- After all, this is the land of diabetes.
Tom ve Mary önümüzdeki ay gelincikler diyarına seyahat etmeyi planlıyorlar.
- Tom and Mary are planning to travel to the land of stoats next month.
Kartal yere inmek üzere.
- The eagle is about to land.
Biz inmek için çaresizce bir yer arıyoruz.
- We're looking desperately for a place to land.
Philae'nin iniş alanına Agilkia adı verildi.
- Philae's landing site was named Agilkia.
Aile arazisinin geniş alanını çocuklar arasında eşit olarak böleceğiz.
- We will divide the large area of family land equally between our children.
Arazi çok fazlaya mal olmadı.
- The land did not cost much.
O çok fazla arazi tutuyor.
- He holds a lot of land.
Sami acil iniş yapmak zorunda kaldı.
- Sami was forced to make an emergency landing.
Emlak piyasasının sönmesi nedeniyle Tokyo'daki ev sahipleri panik içindedirler.
- Tokyo landlords are in a panic because the real estate market went soft.
10. You will be civil and attentive to passengers, giving proper assistance to ladies and children getting in or out, and never start the car before passengers are fairly received or landed.
He got an awful land when the police arrived.
Use the net to land the fish.
The plane is about to land.
... and steppe lands of Central Eurasia. ...
... more pristine federal lands for future generations ...