Uçak güvenli bir iniş yaptı.
- The airplane made a safe landing.
Uçağın iniş takımında bir sorun var.
- There's a problem with the plane's landing gear.
Toprak reformunu tartıştılar ama asla uygulayamadılar.
- They debated land reform but never carried it out.
Deniz seviyesinin altında olan toprakları su basacak. Bu, insanların evsiz kalması ve ürünlerinin tuzlu su tarafından tahrip edileceği anlamına gelir.
- Low-lying lands will flood. This means that people will be left homeless and their crops will be destroyed by the salt water.
Tom bir zamanlar bu arsaya sahipti.
- Tom once owned this piece of land.
O, üzerine ev inşa etmek amacıyla arsayı aldı.
- He bought the land for the purpose of building a house on it.
Karalar ve sular Dünya'nın yüzeyini oluşturur.
- Land and water make up the earth's surface.
Yere kara yoluyla ulaşılamaz.
- The place is not accessible by land.
O, arazisini elden çıkarmak istiyor.
- He wants to dispose of his land.
O çok fazla arazi tutuyor.
- He holds a lot of land.
Bir uçağı bu adaya indirmek mümkün mü?
- Is it possible to land a plane on this island?
İtalya güzel bir memlekettir.
- Italy is a beautiful land.
Kitaplar sizi hem gerçek hem de hayali uzak memleketlere götürebilir.
- Books can transport you to faraway lands, both real and imagined.
İpe sıkıca tutunarak karaya güvenli bir şekilde geldim.
- Holding on to the rope firmly, I came safely to land.
Ne zaman karaya çıkacağız?
- When are we going to land?
Yerleşimciler ülkelerinden kovuldular.
- Settlers were forced off their land.
Amerika bir göçmenler ülkesidir.
- America is a land of immigrants.
Peyzaj çakmak taşı kadar soğuk ve keskin.
- The landscape was cold and sharp as flint.
Uçak mükemmel bir iniş yaptı.
- The plane made a perfect landing.
Pilot çöle acil iniş yaptı.
- The pilot made an emergency landing in the desert.
Sami acil iniş yapmak zorunda kaldı.
- Sami was forced to make an emergency landing.
Tom ve Mary önümüzdeki ay gelincikler diyarına seyahat etmeyi planlıyorlar.
- Tom and Mary are planning to travel to the land of stoats next month.
Sonuçta, bu şeker hastalığı diyarı.
- After all, this is the land of diabetes.
Biz inmek için çaresizce bir yer arıyoruz.
- We're looking desperately for a place to land.
Kartal yere inmek üzere.
- The eagle is about to land.
Philae'nin iniş alanına Agilkia adı verildi.
- Philae's landing site was named Agilkia.
Pilot uçağı alana indirdi.
- The pilot landed the airplane in the field.
O çok fazla arazi tutuyor.
- He holds a lot of land.
Tom otuz yıldan daha fazla süredir o araziye sahip.
- Tom has had that land for more than thirty years.
Sami acil iniş yapmak zorunda kaldı.
- Sami was forced to make an emergency landing.
Emlak piyasasının sönmesi nedeniyle Tokyo'daki ev sahipleri panik içindedirler.
- Tokyo landlords are in a panic because the real estate market went soft.
10. You will be civil and attentive to passengers, giving proper assistance to ladies and children getting in or out, and never start the car before passengers are fairly received or landed.
He got an awful land when the police arrived.
Use the net to land the fish.
The plane is about to land.
... And I've seen some-- you all are doing these vertical landings, ...