O iyi genç bir delikanlı.
- He's a fine young lad.
Delikanlı Tom'un üzerine abandı ve kulağına bağırdı.
- The lad leaned over and shouted into Tom's ear.
Güzel genç bir bayan oldu.
- She has grown into a beautiful young lady.
O iyi genç bir delikanlı.
- He's a fine young lad.
Bir zamanlar, uzak bir yerde, yaşlı bir adam ve yaşlı bir bayan yaşardı.
- Once upon a time, in a place far away, lived an old man and an old lady.
İki adam Lady Mary'nin kalbi için yarıştı.
- The two men competed for Lady Mary's heart.
the ship remained there, in providing his lading and preparing for his voyage, nearly three months.
I think he reckons he's a bit of a lad.