lacking, deficient; insolvent, unable to pay one's debts

listen to the pronunciation of lacking, deficient; insolvent, unable to pay one's debts
English - Turkish

Definition of lacking, deficient; insolvent, unable to pay one's debts in English Turkish dictionary

bankrupt
{i} iflas

Babamın şirketi iflasın eşiğindedir. - My father's company is on the verge of bankruptcy.

Bu koşullar altında, iflas kaçınılmazdır. - Under the circumstances, bankruptcy is inevitable.

bankrupt
{i} iflas etmiş kimse
bankrupt
{s} iflas etmiş
bankrupt
borcunu ödeyememiş
bankrupt
{f} iflas et

Onun iflas ettiği doğrudur. - It is true that he went bankrupt.

Onun tavsiyesini uygulamadılar, sonuçta şirketleri iflas etti. - They neglected his advice, with the result the their company went bankrupt.

bankrupt
müflis
bankrupt
batkın
bankrupt
batmış

Yetenekli maliye bakanının yaratıcılığı batmış ulusunun kurtulması için yardımcı oldu. - The talented finance minister's ingenuity has helped his bankrupt nation to get out of the red.

bankrupt
iflas etmiş kişi
bankrupt
iflas ettir

Yüksek vergi ve kötü satış şirketi iflas ettirdi. - High tax and poor sales bankrupted the company.

bankrupt
s., i. iflas etmiş, batkın, müflis. f. iflas ettirmek, batırmak
bankrupt
müflis iflas etmiş olan iflas ettirmek
bankrupt
{f} iflas ettirmek
bankrupt
{f} batırmak
bankrupt
{f} mahvetmek
bankrupt
(fiil) iflas ettirmek, batırmak, mahvetmek, çökertmek
bankrupt
{s} mahvolmuş
English - English
{s} bankrupt
lacking, deficient; insolvent, unable to pay one's debts
Favorites