Definition of kutup in Turkish English dictionary
- pole
Indifference is like the ice on the poles: it kills everything.
-Kayıtsızlık kutuplardaki buz gibidir: her şeyi öldürür.
Uranus tilts over so far on its axis that it rotates on its side. Because of this, its poles are sometimes pointed almost directly at the Sun.
-Uranüs, ekseninde çok fazla yana yatar öyle ki yan tarafı etrafında döner. Bu yüzden, kutupları bazen neredeyse direk güneşi işaret eder.
- lead
- polar
In fact, to move at any speed the polar bear uses twice as much energy as do most other mammals.
-Aslında, herhangi bir hızda hareket etmek için kutup ayısı, çoğu diğer memelilerden iki katı daha fazla enerji harcar.
The aurora is a phenomenon characteristic of the polar regions.
-Aurora, kutup bölgelerindeki karakteristik bir olaydır.
- (an) expert, (an) authority
- (geographic, celestial, electrical, magnetic) pole
- pole; polar
- terminal
- field core
- axis
Uranus tilts over so far on its axis that it rotates on its side. Because of this, its poles are sometimes pointed almost directly at the Sun.
-Uranüs, ekseninde çok fazla yana yatar öyle ki yan tarafı etrafında döner. Bu yüzden, kutupları bazen neredeyse direk güneşi işaret eder.
Earth rotates on its polar axis.
-Dünya kutup ekseninde döner.
- kutup yıldızı
- polar star
- kutup ışıkları
- polar lights
- kutup ayısı
- pole bear
- kutup ayısı
- (Hayvan Bilim, Zooloji) ursus maritimus
- kutup başı
- (Otomotiv) post
- kutup bölgeleri
- polar regions
- kutup denizi
- polar-sea
- kutup değiştirme
- polarity reversal
- kutup etrafında olan
- circumpolar
- kutup eğrisi
- (Bilgisayar,Teknik) polar curve
- kutup martısı
- (Hayvan Bilim, Zooloji) larus hyperboreus
- kutup martısı
- glaucous gull
- kutup porsuğu
- (Latin) gulo gulo
- kutup sumrusu
- (Hayvan Bilim, Zooloji) sterna paradisea
- kutup tersinmesi
- (Bilgisayar,Teknik) polarity reversal
- kutup tilkisi
- (Hayvan Bilim, Zooloji) white fox
- kutup tilkisi
- (Latin) alopex lagopus
- kutup yıldızı
- (Turizm) north star
- kutup yıldızı
- polestar
- kutup yıldızı
- (Astronomi) loadstar
- kutup çifti
- (İnşaat) dipole
- kutup bozkırı
- poles of the steppe
- kutup buzları
- Polar ice
- Kutup denizi
- Polar sea
- kutup ayısı
- Polar bear
- kutup açısı
- (Matematik) polar angle
- kutup açısı
- (Matematik) vectorial angle
- kutup basıklığı
- (Astronomi) polar flattening
- kutup basıklığı
- (Coğrafya) polar flattering
- kutup birimi
- (Fizik) unit pole
- kutup bölgesi
- frigid zone
- kutup bölgesi
- (Coğrafya) polar region
- kutup bölgesi meteorolojisi
- polar meteorology
- kutup cephesi
- polar front
- kutup cıvatası izolesi
- (İnşaat) insulating washer
- kutup dairesi
- polar circle
- kutup deniz havası
- (Meteoroloji) polar maritime air
- kutup denizi dumanı
- (Meteoroloji) arctic sea smoke
- kutup devinmesi
- (Coğrafya) movement of the pole
- kutup devinmesi
- (Coğrafya) polar motion
- kutup değiştirme
- reversion
- kutup ekseni
- polar axis
- kutup fırtına kuşu
- northern fulmar
- kutup fırtına kuşu
- fulmar
- kutup fırtına kuşu
- mallemuck
- kutup fırtınakuşu
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: yelkovangiller,ebabil) northern fulmar
- kutup gel-giti
- (Askeri) pole tide
- kutup hareketi
- (Astronomi) polar motion
- kutup hava kütlesi
- (Meteoroloji) polar air mass
- kutup havası
- polar air
- kutup havası
- (Jeoloji) arctic air
- kutup iklimi
- polar climate
- kutup kablo ucu
- round terminal pin
- kutup kara havası
- (Meteoroloji) polar continental air
- kutup kolu
- pole arm
- kutup korsan martısı
- (Hayvan Bilim, Zooloji) stercorarius parasiticus
- kutup kuşağı
- frigid zone
- kutup martısı
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: martılar,martıgiller) glaucous gull
- kutup mesafesi
- (Askeri) polar distance
- kutup papucu
- pole shoe
- kutup porsuğu
- wolverene
- kutup sargısı
- field winding
- kutup tilkisi
- arctic fox
- kutup tilkisi
- (Tabiat Doğa) (hayvan, Fam: köpekgiller,kelbiye) Arctic fox
- kutup tilkisi
- polar fox
- kutup tipi çadır
- (Askeri) arctic type shelter
- kutup uzaklığı
- polar distance
- kutup yuvarı
- (Biyoloji) polar globule
- kutup yüksek basıncı
- (Coğrafya) polar high pressure
- kutup yıldızı kaydedicisi
- (Meteoroloji) pole star recorder
- kutup çarığı
- pole shoe
- kutup çevresi akıntısı
- (Çevre) circumpolar flow
- kutup çizgisi
- polar line
- kutup ölçüm
- (Biyokimya) polarimetry
- kutup ötesi
- transpolar
- kutup üçgeni
- (Matematik) polar triangle
- kutup ışınları
- polar lights
- kutup ışığı
- aurora polaris
- kutup-denizsel hava kütlesi
- (Meteoroloji) polar maritime air mass
- kutup-karasal hava kütlesi
- (Meteoroloji) polar continental air mass
- kutup-ölçer
- (Biyokimya) polarimeter
- kuzey kutup havzası
- arctic basin
- Kuzey kutup bölgesi
- Arctic
- Kuzey kutup dairesi
- Arctic Circle
- iki kutup
- (Jeoloji) dipole
- kutuplar
- poles
Indifference is like the ice on the poles: it kills everything.
-Kayıtsızlık kutuplardaki buz gibidir: her şeyi öldürür.
Uranus tilts over so far on its axis that it rotates on its side. Because of this, its poles are sometimes pointed almost directly at the Sun.
-Uranüs, ekseninde çok fazla yana yatar öyle ki yan tarafı etrafında döner. Bu yüzden, kutupları bazen neredeyse direk güneşi işaret eder.
- kutup ayısı
- ice bear
- kutup bölgesi
- polar zone
- kutup ayısı
- nanook
- kutup yildizi
- pole star
- Güney kutup dairesi
- Antarctic Circle
- akü kutup başı
- battery terminal
- analog kutup
- analogous pole
- animal kutup
- (Biyoloji) animal pole
- eksi kutup
- (İnşaat) cathode
- güney kutup dairesine yakın
- subarctic
- manyetik kutup
- magnetic pole
- mavi kutup
- blue pole
- negatif kutup
- negative pole
- ortalama kutup
- mean pole
- pozitif kutup
- anodic pole
- pozitif kutup
- anode
- pozitif kutup başı
- (Otomotiv) positive terminal
- pozitif kutup cıvatası
- (Elektrik, Elektronik) positive terminal
- primer pozitif kutup
- (Otomotiv) primary positive terminal
Related Terms
Definition of kutup in Turkish Turkish dictionary
- Bir konuda yüksek bilgisi ve yetkisi olan kimse
- Bir konuda yüksek bilgisi ve yetkisi olan kimse: "Kendini kaza halkına âdeta bir kutup diye tanıtmıştı."- E. E. Talu
- Gök küresinin, dolayında döndüğü var sayılan eksenin iki ucundan her biri
- Birbiriyle karşıt olan şeylerden her biri: "Çalışanlarla çalıştıranları ayrı kutuplarda toplayarak birbirine düşman ediyor."- N. Cumalı
- Yer yuvarlağının, Ekvator'dan en uzak olan yer ekseninin geçtiği var sayılan iki noktasından her biri
- Bir mıknatıs demirinin iki ucundan her biri
- Elektrik akımını oluşturan gerilim ayrılığının en yüksek dereceyi bulduğu iki noktadan her biri
- Yer yuvarlağının, Ekvator'dan en uzak olan yer ekseninin geçtiği var sayılan iki noktasından her biri: "Kutuplara gitmeği bile çok düşündüm."- P. Safa
- Birbiriyle karşıt olan şeylerden her biri
- polar
- ucay
- Kutup Yıldızı
- Gök küresinin kutbuna en yakın olan Küçükayı denilen takım yıldızın en ucunda bulunan, kuzeyi belirleyen durağan yıldız, Demirkazık, Kuzey Yıldızı
- kutup engel
- Bir pilde elektromotor kuvveti düşüren polorma olayına karşı gelmek ve elektirk akımının durmasını önlemek için kullanılan (kimyasal maddelerden her biri)
- Kutup Yıldızı
- Kuzey Yıldızı
- Kutup Yıldızı
- Demirkazık
- Kutup yıldızı
- polaris
- pozitif kutup
- Elektrik yükü artı (+) olan kutup
- zıt kutup
- Farklı durum ve yapıda olma
Related Terms
Definition of kutup in English Turkish dictionary
- kutup ayısı
- (Hayvan Bilim, Zooloji) polar bear