My dried out clothes get wet because it suddenly rains.
- Kurumuş giysilerim aniden yağmur yağdığı için ıslanır.
There was a spring indeed, but it was dry.
- Aslında bir pınar vardı, ama kurumuştu.
Tom used old towels to dry the dog.
- Tom köpeği kurulamak için eski havluları kullanırdı.
Tom used old towels to dry the dog.
- Tom köpeği kurulamak için eski havlu kullandı.
Please tell him to get rid of the dead leaves.
- Lütfen ona kuru yapraklardan kurtulmasını söyle.
A dead leaf fell to the ground.
- Kuru bir yaprak yere düştü.
Tom was named the head of the organization after the director retired.
- Müdür emekli olduktan sonra Tom kuruluşun başına tayin edildi.
We must beef up our organization.
- Kuruluşumuzu güçlendirmeliyiz.
The weather's so good I think I'll hang the laundry out to dry.
- Hava çok iyi, kuruması için çamaşırlarımı dışarıya asmayı düşünüyorum.
That shirt used to look really nice on you, but I think it shrank in the dryer.
- Eskiden bu gömlek sana çok yakışırdı ama sanırım kurutma makinesinde çekmiş.
Did you bring a hair dryer?
- Bir saç kurutma makinesi getirdin mi?
That shirt used to look really nice on you, but I think it shrank in the dryer.
- Eskiden bu gömlek sana çok yakışırdı ama sanırım kurutma makinesinde çekmiş.
Because of the drought, the grass has withered.
- Kuraklık nedeniyle çimler kurudu.
It's the most arid landscape I've ever seen.
- Bu şimdiye kadar gördüğüm en kuru peyzaj.
Mary's dress is drying in the sun.
- Mary'nin giysisi güneşte kuruyor.
Tom is drying his face with a towel.
- Tom bir havlu ile yüzünü kuruluyor.
Tom dried the dishes.
- Tom bulaşıkları kuruladı.
Tom dried his face with a towel.
- Tom havluyla yüzünü kuruladı.
Dan, the son of a poor man, dreamed of a university education.
- Yoksul bir adamın oğlu olan Dan, bir üniversite eğitiminin hayalini kuruyordu.
I can't squeeze juice out of this orange. It's dry.
- Bu portakalın suyunu sıkamıyorum. O kuru.