The institution advertised on TV for volunteers.
- Kurum gönüllüler için televizyonda ilan verdi.
We don't need a formal institution for preserving peace.
- Barışı korumak için resmi bir kuruma ihtiyacımız yok.
Tom anonymously donated a million dollars to his favorite charity.
- Tom isimsiz bir şekilde sevdiği hayır kurumuna bir milyon dolar yardımda bulundu.
Tom donates half his salary to his favorite charity.
- Tom maaşının yarısını sevdiği hayır kurumuna bağışlıyor.
I bought it at a thrift shop.
- Ben bunu bir hayır kurumu mağazasından aldım.
The Royal House is an ancient institution.
- Royal House eski bir kurumdur.
Finding a job can be difficult without the help of an employment agency.
- Bir iş bulmak, bir iş bulma kurumu olmadan zor olabilir.
His face was full of soot.
- Onun yüzü kurumla doluydu.
Eva climbed the stairs to Romer's office, trying to analyse the complex smell in the stairwell - a cross between mushrooms and soot, ancient stour and mildew, she decided.
- Eva, Romer'in ofisine çıkan merdivenlere tırmandı, merdiven boşluğundaki karmaşık kokuyu analiz etmeye çalıştı - mantar ve kurum, eski birikmiş toz ve küf arasında bir karışım olduğuna karar verdi.
The education in that institute is simply pathetic.
- O kurumdaki eğitim tek kelimeyle içler acısı.