kurtulma

listen to the pronunciation of kurtulma
Turkish - English
{i} recovery
escape

Tom desperately tries to escape his responsibility. - Tom umutsuzca sorumluluğundan kurtulmaya çalışıyor.

The only way to escape air pollution is to live in the middle of nowhere. - Hava kirliliğinden kurtulmanın tek yolu hiçliğin ortasında yaşamaktır.

elusion
salvation

Is there hope in salvation? - Kurtulma umudu var mı?

riddance
dodge
avoidance
escaping, being rescued, deliverance
avoidance of
rescue

Layla missed a chance of rescue. - Leyla kurtulma şansını kaçırdı.

disposing of
emancipation
being rescued
evasion
release
extrication
deliverance
disentangle

I'm not sure what's the best way to disentangle this. - Bundan kurtulmanın en iyi yolunun ne olduğundan emin değilim.

décollement
kurtulmak
get rid of

I want to get rid of it. - Ondan kurtulmak istiyorum.

We have to get rid of weeds. - Biz yabani otlardan kurtulmak zorundayız.

kurtulmak
{f} discard

It's not easy to discard a bad habit. - Kötü bir alışkanlıktan kurtulmak kolay değil.

kurtulmak
get out of

I have to get out of this situation. - Bu durumdan kurtulmak zorundayım.

I had to get out of Boston. - Boston'dan kurtulmak zorundaydım.

günahlardan kurtulma
salvation
kurtulmak
ditch
kurtulmak
dispose of
kurtulmak
escape
kurtulmak
get away

I had to get away from Tom. - Tom'dan kurtulmak zorundaydım.

I want to get away from the rat race. - Koşuşturmadan kurtulmak istiyorum.

kurtulmak
shake off
kurtulmak
pull through
kurtulmak
{f} evade
kurtulmak
(deyim) keep clear of
kurtulmak
come through
kurtulmak
(deyim) see the back of
kurtulmak
recover

Tom needed a few hours to recover from his nightmare. - Kabusundan kurtulmak için Tom'un birkaç saate ihtiyacı vardı.

kurtulmak
make a bonfire of
kurtulmak
be recovered from
kurtulmak
be rid of
kurtulmak
dispone
kurtulmak
give birth
kurtulmak
get over

It takes time to get over a divorce. - Bir boşanmanın etkisinden kurtulmak zaman alır.

kurtulmak
break oneself of a habit
kurtulmak
liquidate
kurtulmak
pull away
kurtulmak
be finished
kurtulmak
dispose
kurtulmak
get rid off
kurtulmak
finished
kurtulmak
disentangle
kurtulmak
avoid

Sami fled to Egypt to avoid arrest. - Sami, tutuklamaktan kurtulmak için Mısır'a kaçtı.

kurtulmak
cast off
kurtulmak
(Dilbilim) chuck out
kurtulmak
emerge

Japan is still struggling to emerge from recession. - Japonya durgunluktan kurtulmak için hala mücadele veriyor.

kurtulmak
be shot of
kurtulmak
to be finished
kurtulmak
dodge
kurtulmak
bail out
kurtulmak
chuck off
kurtulmak
rescued
kurtulmak
come true
kurtulmak
get off
kurtulmak
loose
kurtulmak
saved
kurtulmak
be rescued
kurtulmak
throw off
kurtulmak
get

I want to get rid of it. - Ondan kurtulmak istiyorum.

I will have to get rid of this worn-out carpet. - Ben bu yıpranmış halıdan kurtulmak zorunda kalacağım

kurtul
break loose
kurtul
got rid of

Tom got rid of his old books. - Tom eski kitaplarından kurtuldu.

We finally got rid of our old car. - Sonunda eski arabamızdan kurtulduk.

kurtul
get rid of

It's not easy to get rid of a bad habit. - Kötü bir alışkanlıktan kurtulmak kolay değildir.

Tom thinks he can get rid of his cold if he takes this medicine. - Tom bu ilacı alırsa soğuk algınlığından kurtulabileceğini söylüyor.

kurtul
get over

It took me three weeks to get over the flu. - Gripten kurtulmam tam üç hafta sürdü.

I need to get over him. - Ondan kurtulmam gerekiyor.

kurtul
dispose of

How will you dispose of this problem? - Bu sorundan nasıl kurtulacaksın?

kurtulmak
choke off
kurtulmak
cheat
kurtul
liquidate
kurtulmak
circumvent
acil ve olağandışı masraf yetkilisi; kaçma ve kurtulma
(Askeri) emergency and extraordinary expense authority; evasion and escape
atlatıp kurtulma
circumvention
fidye ile kurtulma
ransom
hayatı idame, kaçma, direnme, kurtulma ve kurtarma
(Askeri) survival, evasion, resistance, escape, recovery
hayatı idame, kaçıp kurtulma,
(Askeri) survival, evasion, resistance, escape
hile ile kurtulma
dodging
kaçmak için seçilmiş kaçma ve kurtulma bölgesi (SAFE) bölge harekete geçme taleb
(Askeri) evasion and recovery selected area for evasion (SAFE) area activation request
kurtul
getover
kurtul
get#over
kurtul
elude

Tom managed to elude capture. - Tom yakalanmaktan kurtulmayı başardı.

kurtulmak
to be rescued, be saved; to escape
kurtulmak
elude
kurtulmak
(for an animal) to get loose, break loose (from a restraining rope)
kurtulmak
(for something) to slip out (of), fall out (of)
kurtulmak
put off
kurtulmak
be saved
kurtulmak
free oneself
kurtulmak
(for a job) to be finished, be completed
kurtulmak
be freed
kurtulmak
break loose
kurtulmak
to be rescued, to be saved; to escape; to get rid of sb/sth, to dispose of sb/sth, to elude; to dodge; (bir cezadan) to get off (with sth); to recover; to be finished
kurtulmak
extricate oneself
kurtulmak
break away
kurtulmak
make away with
kurtulmak
to get shut of (someone unpleasant); to be rid of (something or someone unpleasant)
kurtulmak
disengage
kurtulmak
smooth away
kurtulmak
quit oneself
kurtulmak
defecate
kurtulmak
get clear of
kıl payı kurtulma
a close shave
kıl payı kurtulma
close shave
müşterek hizmetler hayatı idame, kaçıp kurtulma, direnme ve kaçma (SERE) dairesi
(Askeri) joint Services survival, evasion, resistance, and escape (SERE) agency
sıkıntıdan kurtulma
relief
ucuz kurtulma
a close shave
ucuz kurtulma
narrow escape
ucuz kurtulma
let off
zincirlerden kurtulma şovu sunan sanatçı
escapologist
zincirlerden kurtulma şovu sunan sanatçı
escape artist
Turkish - Turkish
Kurtulmak işi
Kurtulmak işi: "Öyle ya, hasta olduklarını bilseler, bu hastalıktan kurtulmaya çalışmazlar mı?"- O. V. Kanık
necat
(Osmanlı Dönemi) İZAHE
kurtulmak
Doğurmak
Kurtulmak
kaymak
Kurtulmak
(Hukuk) TAHALLUS ETMEK
Kurtulmak
(Osmanlı Dönemi) MAHÎS
Kurtulmak
halas olmak
Kurtulmak
(Hukuk) TAALLUS
Kurtulmak
(Osmanlı Dönemi) BÜR'
kurtulmak
İstenmeyen, sıkıntı veren, hoşlanılmayan bir kimseden, bir yerden, bir durumdan uzaklaşmak
kurtulmak
Tehlikeli veya kötü bir durumu atlatmak: "Beni musluğa götüren namuslu polisler kurtulduğumu görünce sevindiler."- A. Gündüz. İstenmeyen, sıkıntı veren, hoşlanılmayan bir kimseden, bir yerden, bir durumdan uzaklaşmak: "Kayıtsızlıktan, tembellikten, gerilikten kurtulmak için inanmak lazım."- O. S. Orhon
kurtulmak
Bağını koparıp kaçmak
kurtulmak
Tehlikeli veya kötü bir durumu atlatmak
kurtulmak
Bulunduğu veya bağlı olduğu yerden ayrılmak
kurtulmak
Bir şey bulunduğu veya bağlı olduğu yerden ayrılmak: "Yüksek dallardaki fazla olgun, ballı şeftaliler, saplarından kurtularak dolgun, yumuşak bir sesle yerlere, çimenler içine durmamacasına yavaş yavaş dökülürdü."- R. H. Karay
kurtulma
Favorites