As he walked along, his brain was busy planning hundreds of wonderful things, building hundreds of castles in the air.
- O yürürken onun beyni yüzlerce harika şeyler planlamakla, yüzlerce hayaller kurmakla meşguldü.
He argued for our forming the alliance with that nation.
- O, o ülke ile ittifak kurmamızı savundu.
He's quick in forming relationships with women.
- O, kadınlarla ilişki kurmada hızlıdır.
Tom is ready to settle down and start a family.
- Tom yerleşmek ve bir aile kurmak için hazır.
It took us half an hour to set up the tent.
- Çadırı kurmak yarım saatimizi aldı.
Everyone has the right to freedom of peaceful assembly and association.
- Her şahıs saldırısız toplanma ve dernek kurma ve derneğe katılma serbestisine maliktir.
The University Administration decided to set up a branch campus in New York.
- Üniversite Yönetimi, New York'ta bir şube kampüs kurmaya karar verdi.
Does anybody here know how to set up a web server?
- Buradaki herhangi biri bir web sunucusu kurmayı biliyor mu?
Setting limits is imperative.
- Sınırları kurmak şarttır.
Tom has just finished setting up.
- Tom az önce kurmayı bitirdi.
Traditionally, men were expected to take the lead in courtship.
- Geleneksel olarak erkeklerin kur yapmada öncülük etmesi bekleniyordu.
I haven't found a good place to pitch our tent yet.
- Henüz çadırımızı kurmak için iyi bir yer bulmadık.
We have to pick a place to set up the tent.
- Çadır kurmak için bir yer seçmek zorundayız.
It took us half an hour to set up the tent.
- Çadırı kurmak yarım saatimizi aldı.
What is the exchange rate for dollars now?
- Şimdi dolar için döviz kuru nedir?
What is the exchange rate today?
- Bugün döviz kuru nedir?
They have enough capital to establish another factory.
- Onlar başka bir fabrika kurmak için yeterli sermayeye sahip.
Our ultimate goal is to establish world peace.
- Nihai amacımız dünya barışını kurmaktır.
I hate so-called 30 days language courses.
- Sözde 30 günlük dil kurslarından nefret ediyorum.
If you flunk this exam, you'll have to repeat the course.
- Bu sınavda başarısız olursan, kursu tekrar etmek zorunda kalacaksın.
This looks like a good spot to set up camp.
- Bu, kamp kurmak için iyi bir yere benziyor.
It took us half an hour to set up the tent.
- Çadırı kurmak yarım saatimizi aldı.
Let's establish some ground rules.
- Bazı temel kurallar belirleyelim.
The town was established in the 18th century.
- Kasaba 18. yüzyılda kurulmuştur.
The new president wants to build up the army.
- Yeni başkan ordu kurmak istiyor.
It took a long time and a lot of money to build this factory.
- Bu fabrikayı kurmak, uzun bir zamana ve bir sürü paraya mal oldu.
You aren't really going to get rid of your classic car, are you?
- Klasik arabandan gerçekten kurtulmayacaksın, değil mi?
Tom was daydreaming in class.
- Tom sınıfta hayal kuruyordu.
The education in that institute is simply pathetic.
- O kurumdaki eğitim tek kelimeyle içler acısı.
The research institute was established in the late 1960s.
- Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.
Social order does not come from nature. It is founded on customs.
- Toplumsal düzen doğadan gelmez. Gelenekler üzerine kurulmuştur.
This school was founded in 1970.
- Bu okul 1970'te kuruldu.
As he walked along, his brain was busy planning hundreds of wonderful things, building hundreds of castles in the air.
- O yürürken onun beyni yüzlerce harika şeyler planlamakla, yüzlerce hayaller kurmakla meşguldü.
Layla was charged with conspiracy to commit murder.
- Leyla cinayet işlemek için komplo kurmakla suçlanıyordu.
Layla was charged with conspiracy for bank robbery.
- Layla banka soygunu için komplo kurmakla görevlendirildi.
The world's first parking meter was installed in Oklahoma City in 1935.
- Dünyanın ilk parkmetresi 1935 yılında Oklahoma'da kuruldu.
We've installed several security cameras.
- Tom birkaç güvenlik kamerası kurdu.
This new product has been checked twice this week in order to avoid any problem during the installation.
- Yeni ürün, kurulum sırasında herhangi bir sorun çıkmasın diye bu hafta iki kez kontrol edildi.
One thing I don't like about the iPad is that you can't easily install apps that aren't available through Apple's App Store.
- iPad hakkında hoşlanmadığım tek şey Apple'ın Uygulama Mağazasında mevcut olmayan uygulamaları kolaylıkla kuramamandır.
A committee has been set up to investigate the problem.
- Sorunu araştırmak için bir komite kuruldu.
The leader should know where to set up the tent.
- Liderin çadırı nereye kuracağını bilmesi gerekir.
Being careful and diligent is necessary, but not sufficient for passing this course.
- Dikkatli ve çalışkan olmak gereklidir, fakat bu kursu geçmek için yeterli değildir.
The rescue party searched for the missing passengers.
- Kurtarma ekibi kayıp yolcuları aradı.
His second son married and settled down.
- Onun ikinci oğlu evlendi ve yuva kurdu.
I'll set the alarm for seven o'clock.
- Alarmı yediye kuracağım.
Bush put together a hard-working team.
- Bush çalışkan bir ekip kurdu.
Let's put together a pro-soccer team for Nagasaki!
- Nagasaki yanlısı bir futbol takımı kuralım.
Kublai Khan established the Yuan Dynasty in 1271.
- Kubilay Han Yuan Hanedanı'nı 1271 yılında kurmuştur.
Disneyland was established in 1955.
- Disneyland 1955'te kuruldu.
They have enough capital to put up another factory.
- Onlar başka bir fabrika kurmak için yeterli sermayeye sahip.
Due to the lack of attendees, we have to postpone the general assembly.
- Katılımcı olmaması nedeniyle, genel kurulu ertelemek zorundayım.
Everyone has the right to freedom of peaceful assembly and association.
- Her şahıs saldırısız toplanma ve dernek kurma ve derneğe katılma serbestisine maliktir.
In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
- Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
I contacted my parents.
- Ebeveynlerimle temas kurdum.
He began courting her in earnest when he found out that she had another suitor.
- Onun diğer talibinin olduğunu öğrendiğinde, ciddi olarak ona kur yapmaya başladı.
Geppetto did not have a penny in his pocket, so he made his son a little suit of flowered paper, a pair of shoes from the bark of a tree, and a tiny cap from a bit of dough.
- Geppetto'nun cebinde bir kuruşu yoktu, bu yüzden oğluna çiçekli bir kağıttan küçük bir takım, bir ağacın kabuğundan bir çift ayakkabı ve biraz hamurdan küçük bir kep yaptı.
The graphic description of the victim's murder was too much for his mother, who ran out of the court in tears.
- Kurbanın katili tarafından yapılan çarpıcı betimleme, gözyaşları içinde mahkemeyi terk eden annesine çok ağır geldi.
If I had known before I courted, I never would have courted none.
- Kur yapmadan önce bilseydim hiç kur yapmazdım.
He tried wooing her with love poems.
- O aşk şiirleriyle ona kur yapmaya çalıştı.
It's possible that the drinking water has chlorine, lead, or similar contaminants in it.
- İçme suyunda klor, kurşun ya da benzer kirletici madde bulunması mümkün.
Tom wanted a pencil with a softer lead.
- Tom daha yumuşak uçlu bir kurşun kalem istedi.
The new president wants to build up the army.
- Yeni başkan ordu kurmak istiyor.
I want to start a family.
- Ben bir aile kurmak istiyorum.
Dan and Linda were ready to start a family.
- Dan ve Linda bir aile kurmak için hazırdı.
Whose idea was it to pitch the tent here?
- Çadırı buraya kurmak kimin fikriydi?
This is as good place to pitch our tent as any.
- Bu herhangi biri kadar çadırımızı kurmak için iyi bir yer.
They have enough capital to put up another factory.
- Onlar başka bir fabrika kurmak için yeterli sermayeye sahip.
In this corner of the room I'd like to put a house-plant.
- Odanın bu köşesinde bir sera kurmak isterim.
It took a long time and a lot of money to build this factory.
- Bu fabrikayı kurmak, uzun bir zamana ve bir sürü paraya mal oldu.
I hear it takes time to make friends with the English people.
- Duydum ki İngiliz insanlarla arkadaşlık kurmak zaman alıyor.