kurşunsuz

Turkish - English

Definition of kurşunsuz in Turkish English dictionary

{s} unleaded

I'd like a full tank of regular unleaded. - Bir depo kurşunsuz normal istiyorum.

More and more environmentalists advocate and use environmentally friendly unleaded petrol in cars. - Gittikçe daha fazla çevreci, arabalarda çevre dostu kurşunsuz benzini savunuyor ve kullanıyor.

kurşun

lead

This is as heavy as lead. - Bu kurşun kadar ağır.

Tom wanted a pencil with a softer lead. - Tom daha yumuşak uçlu bir kurşun kalem istedi.

kurşun

bullet

Tom was killed by a stray bullet. - Tom serseri bir kurşun tarafından öldürüldü.

They decided to leave the bullet where it was. - Onlar kurşunu olduğu yerde bırakmaya karar verdiler.

kurşunsuz (benzin)

nonleaded

kurşunsuz benzin

lead-free petrol, unleaded gas

kurşunsuz benzin

unleaded gasoline

kurşunsuz benzin kullanıyorum

(Biyoloji) pb

(Tabiat Doğa) (mineral, maden) lead, plumbum

kurşun

lead; bullet; (oltada) sinker; lead, leaden

{i} slug

The public bought it hook, line and sinker, didn't they? - Halk olta iğnesi, olta ve olta kurşunu aldı, değil mi?

Turkish - Turkish

Definition of kurşunsuz in Turkish Turkish dictionary: Kurşunu olmayan; Kurşun elementi içermeyen
Kurşun: rasas
Kurşun: (Osmanlı Dönemi) ENÜK
kurşun: Tüfek, tabanca gibi hafif ateşli silâhlarda kullanılan mermi
kurşun: Tüfek, tabanca gibi hafif ateşli silahlarda kullanılan mermi: "Kanatları kurşunla parçalanmış bir kartal / Benim gibi seyreder, yerden, mavilikleri."- Y. N. Nayır
kurşun: Atom numarası 82, atom ağırlığı 207,21, yoğunluğu 11,3 olan, 327,4°C de eriyen, yumuşak ve bükülgen, mavimtırak esmer renkte bir element (simgesi Pb)
kurşun: Atom numarası 82, atom ağırlığı 207,21, yoğunluğu 11,3 olan, 327,4°C de eriyen, yumuşak ve bükülgen, mavimtırak esmer renkte bir element. Kısaltması Pb
kurşun: Kurşundan yapılmış