Yanınızda bir dolmakaleminiz var mı?
- Do you have a fountain pen with you?
Tom bir dolmakalem ve bir not defteri çıkardı.
- Tom took out a pen and a notepad.
Bir tükenmez kaleme ihtiyacım var.
- I need a ball point pen.
Tükenmez kalemle yazar mısınız lütfen?
- Won't you please write with a ballpoint pen?
Formu tükenmez kalemle doldurun.
- Fill out the form in ballpoint.
Lütfen tükenmez kalemle yazar mısınız?
- Would you please write with a ballpoint pen?
Tükenmez kalemle yazar mısınız lütfen?
- Won't you please write with a ballpoint pen?
Tükenmez kaleminiz var mı?
- Do you have a ballpoint pen?
Ben çocukken, evimizin yanındaki bir ağılda siyah bir domuz vardı.
- When I was a kid, there was a black pig in a pen beside our house.
Domuzlar ağılda değil.
- The pigs are not in the pen.
Lütfen tükenmez kalemle yazar mısınız?
- Would you please write with a ballpoint pen?
Tükenmez kalemle yazar mısınız lütfen?
- Won't you please write with a ballpoint pen?
There are two or three pens on the desk.
- Auf dem Schreibtisch sind zwei oder drei Kugelschreiber.