Turkish - English
Definition of kuşlar in Turkish English dictionary
- feathered tribes
- feathered tribe
- aves
- birds
Birds were singing in the sky.
-Kuşlar gökyüzünde şarkı söylüyorlardı.
I am watching wild birds.
-Yabani kuşları izliyorum.
- kuş
- bird
Kill two birds with one stone.
-Tek bir taşla iki kuş öldür.
This bird lives neither in Japan nor in China.
-Bu kuş ne Japonya'da ne de Çin'de yaşar.
- kuşlar alemi
- bird life
- kuşlar kadar özgür
- (deyim) as free as bird
- kuş
- inexperienced person
- kuş
- callow
- kuş
- catbird
- kuş
- birding
- göçmen kuşlar
- visitors
- kuş
- bird; inexperienced person, callow guy
- kuş
- ornitho
One does not need to be an ornithologist to be able to distinguish blackbirds from crows or even jackdaws.
-Birinin karatavuğu kargalardan ya da hatta küçük kargalardan ayırt etmesi için bir kuş bilimci olması gerekmiyor.
- kuş
- slang raw, inexperienced
- kuş
- slang penis, *pecker
- kuş
- slang stupid gambler
- kuş
- tertiary
- kuş
- dickybird
- parlak kuşlar
- (Hayvan Bilim, Zooloji) galbulidae
- tembel kuşlar
- (Hayvan Bilim, Zooloji) bucconidae
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of kuşlar in Turkish Turkish dictionary
- Çok hücreli hayvanlardan, omurgalıların geniş bir sınıfı
- (Hukuk) TUYUR
- Kuş
- tuyur
- kuş
- Yumurtlayan omurgalılardan, akciğerli, sıcakkanlı, vücudu tüylerle örtülü, gagalı, iki ayaklı, iki kanatlı uçucu hayvanların ortak adı
- kuş
- Giresun yöresinde yetiştirilen bir fındık çeşidi
- kuş
- Yumurtlayan omurgalılardan, akciğerli, sıcakkanlı, vücudu tüylerle örtülü, gagalı, iki ayaklı, iki kanatlı uçucu hayvanların ortak adı: "Çalıların üstünde kuşlar cıvıldayarak uçuşuyordu."- Ö. Seyfettin
- ötücü kuşlar
- Kuşlar sınıfının geniş bir takımı