Turkish - English
Definition of kuşağı in Turkish English dictionary
- kuşak
- {i} belt
- kuşak
- zone
It's strange that people in hot climate zones eat spicy things like curry.
-Sıcak iklim kuşaklarındaki insanların köri gibi baharatlı şeyler yemeleri garip.
- kuşak
- {i} sash
Who's that girl with the red sash?
-O kırmızı kuşaklı kız kim?
- kuşak
- {i} generation
Three generations see things three ways.
-Üç kuşak şeyleri üç şekilde görür.
There is a generation gap between them.
-Onlar arasında kuşak farkı var.
- kutup kuşağı
- frigid zone
- ben kuşağı
- me generation
- frekans kuşağı
- (Bilgisayar,Elektrik, Elektronik) frequency band
- gelgit kuşağı
- (Denizbilim) tidal zone
- kuşak
- rib
- kuşak
- (Mekanik) strip
- kuşak
- diagonal beam
- kuşak
- (Mekanik) girder
- kuşak
- ledger
- kuşak
- (Tekstil) abdominal belt
- kuşak
- (Havacılık) fillet
- kırık kuşağı
- (Jeoloji) fault zone
- kıyı kuşağı
- coastline
- reklam kuşağı
- advertorial
- reklam kuşağı
- commercials
- sıklık kuşağı
- (Bilgisayar) frequency band
- kuşak
- girdle
- kuşak
- band
- kuşak
- sash cord
- kuşak
- waistband
- kuşak
- tie beam
- kuşak
- cincture
- kuşak
- {i} binder
- deprem kuşağı
- Seismic zone
- kuşak
- zoner
- orman kuşağı
- forest belt
- ağız kuşağı
- sheer strake
- baby boom kuşağı
- baby boom generations
- beden kuşağı
- whelp
- bel kuşağı
- (Tekstil) belly band
- birikme kuşağı
- (Jeoloji) zone of accumulation
- birkaç kuşağı anlatan uzun roman
- saga novel
- bitki kuşağı
- (Botanik, Bitkibilim) vegetation zone
- burçlar kuşağı
- zodiac
The twelve signs of the Zodiac are: Aries, Taurus, Gemini, Cancer, Leo, Virgo, Libra, Scorpio, Sagittarius, Capricorn, Aquarius and Pisces.
-Burçlar kuşağının on iki burcu şunlardır: Koç, Boğa, İkizler, Yengeç, Aslan, Başak, Terazi, Akrep, Yay, Oğlak, Kova ve Balık.
- burçlar kuşağı astr
- zodiac
- buzul kuşağı
- (Coğrafya) cryal zone
- deprem kuşağı
- seismic belts
- elektron kuşağı
- electron band
- etkiler kuşağı
- (Sinema) effects track
- fren kuşağı
- brake band
- güvenlik kuşağı
- (Hukuk) security zone
- iklim kuşağı
- belt
- iklim kuşağı/bölgesi
- climatic zone
- kilit kuşağı
- lock rail
- koruma kuşağı
- shelterbelt
- kuşak
- belt, sash, girdle; diagonal beam, brace; band, track; zone; generation nesil
- kuşak
- cummerbund
- kuşak
- progeny
- kuşak
- (Geometri) zone (of a sphere)
- kuşak
- generation (people born during the same period)
- kuşak
- construction brace (of wood or steel)
- kuşak
- loins
- kuşak
- (celestial or terrestrial) zone
- kuşak
- belt , generation
- kuşak
- (cloth) belt; sash; cummerbund
- kuşak
- reinforcing band, strap (wrapped around something)
- kuşak
- swathe
- kuşak
- waistcloth
- kuşak
- cestus
- kuşak
- girth
- kuşak
- wale
- kuşak
- cingulum
- orman koruma kuşağı
- (Çevre) forest shelter belt
- pamuk üretim kuşağı
- cotton belt
- saat kuşağı
- (Bilgisayar) time zone
- ses kuşağı
- audio tape
- ses kuşağı
- 1. tape (used for recording sounds). 2. cin. sound track
- soğurum kuşağı
- absorption band
- sınır ötesi güvenlik kuşağı
- (Hukuk) crossborder security zone
- tavan kuşağı
- (Otomotiv) roof rail
- tespit kuşağı
- tie rod, tie bar
- tornado kuşağı
- (Meteoroloji) tornado belt
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of kuşağı in Turkish Turkish dictionary
- deprem kuşağı
- Depremlerin oluştuğu aynı düzlemde yer alan bölgeler
- Kuşak
- (Osmanlı Dönemi) HUCNE
- burçlar kuşağı
- bakınız: Zodyak
- dalga kuşağı
- Aynı frekansı içeren dalgalar bütünlüğü
- gelin kuşağı
- Gök kuşağı
- gök kuşağı
- Düşmekte olan yağmur damlacıklarında güneş ışınlarının kırılıp yansımasıyla gök yüzünde oluşan yedi renkli, kemer biçimindeki görüntü, alkım, ebe kuşağı, ebem kuşağı, eleğimsağma, hacılar kuşağı, yağmur kuşağı, alâimisema
- hacılar kuşağı
- Gök kuşağı
- kuşak
- Beyaz koyun yönünden örülen bel bağı
- kuşak
- Yaklaşık olarak aynı yıllarda doğmuş, aynı çağın şartlarını, dolayısıyla birbirine benzer sıkıntıları, kaderleri paylaşmış, benzer ödevlerle yükümlü olmuş kişilerin topluluğu
- kuşak
- Yeryüzünün kutuplar, kutup daireleri ve dönencelerle belirlenen beş bölümünden her biri
- kuşak
- Bir küre yüzeyi, paralel iki düzlemle kesildiğinde iki kesitin arasında kalan bölüm
- kuşak
- Bele sarılan uzun ve enli kumaş
- kuşak
- Bele sarılan uzun ve enli kumaş: "Kuşağının arasından bir iri tütün tabakası çıkarıp bana uzattıktan sonra..."- Y. K. Karaosmanoğlu
- kuşak
- Televizyonda programlar için ayrılmış özel zaman dilimi
- kuşak
- Yaklaşık olarak yirmi beş, otuz yıllık yaş kümelerini oluşturan bireyler öbeği, göbek, nesil, batın: "Bugünkü kuşak benim kuşağımın bir hikâyesini dinlemelidir."- F. R. Atay
- kuşak
- Yeryüzünde veya herhangi bir gök cisminde belli şartları sağlayan bölge
- kuşak
- Sağlamlığını artırmak için, bir şeyin çevresine geçirilen ağaçtan veya metalden bağ
- kuşak
- Yaklaşık olarak yirmi beş, otuz yıllık yaş kümelerini oluşturan bireyler öbeği, göbek, nesil, batın
- kuşak
- Yeryüzünün kutuplar, kutup daireleri ve dönencelerle belirlenen beş bölümünden her biri, küre kuşağı
- kuşak
- Henüz birleştirilmemiş ses ve görüntü taşıyan filmler
- küre kuşağı
- bakınız: kuşak
- meryemana kuşağı
- Gök kuşağı, yağmur kuşağı
- orman kuşağı
- Sıralı ormanların oluşturduğu dizi, orman dizisi
- ses kuşağı
- Üzerinde bir veya birkaç ses yolu bulunan kuşak
- yağmur kuşağı
- Ekvator'un kuzeyindeki bol yağmur alan bölge