He is, as it were, a stray sheep.
- Tabiri caizse, o başı boş bir koyun.
New Zealand is a country of sheep and cows.
- Yeni Zelanda, koyunların ve ineklerin bir ülkesidir.
I prefer mutton to beef.
- Koyunu sığıra tercih ederim.
Save me some of that mutton. I'm starving for a bit of meat.
- Bana o koyun etinden biraz ayır. Bir parça et için açlıktan ölüyorum.
And thus the lion fell in love with the ewe.
- Ve böylece aslan koyuna aşık oldu.
Save me some of that mutton. I'm starving for a bit of meat.
- Bana o koyun etinden biraz ayır. Bir parça et için açlıktan ölüyorum.
Tom smiled at Mary sheepishly.
- Tom Mary'ye koyun gibi gülümsedi.
Tom grinned sheepishly.
- Tom koyun gibi sırıttı.