korsa

listen to the pronunciation of korsa
Turkish - English
bodice
corset
stomacher
kor
{i} coal
kor
{i} ember

She walked barefoot over the hot embers. - O, sıcak korlar üzerinde çıplak ayakla yürüdü.

kor
(Tıp) heart

I have horrible heartburn. - Bende korkunç mide yanması var.

I've got a bad heart: coronary artery disease. - Benim kötü bir kalbim var. Koroner arter hastalığı.

kor
cinder, ember
kor
mil. corps
kor
cinder
kor
alarm

She gave a small cry of alarm and fled to the bathroom. - O küçük bir korku çığlığı attı ve banyoya kaçtı.

The news caused alarm throughout the village. - Haber köyün her tarafında korkuya neden oldu.

kor
igneous
kor
dull

This club is fearfully dull. The dance floor is empty and the smoking patio is packed. - Bu kulüp korkunç şekilde sıkıcıdır. Dans alanı boş ve sigara içme verandası tıka basa doludur.

Turkish - Turkish
Evin içinde köşe başında odun konulan yer
Güzellik ya da sağlık amaçlı kullanılan esnek iç giysisi
KOR
(Osmanlı Dönemi) Askeriyede kolordu
KOR
(Osmanlı Dönemi) t. Her tarafı iyice yanıp içine kadar ateş hâline gelmiş kömür veya odun parçası
kor
Kolordu kelimesinin kısaltması: Korgeneral
kor
çukur
kor
İyice yanarak ateş durumuna gelmiş kömür veya odun parçası
kor
Büyük acı, üzüntü, sıkıntı, dert: "Kimseye göstermedikleri bir kor yanar içlerinde."- Ç. Altan
kor
Ateş
kor
Kırmızı
kor
Kırmızı: "Gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü, sürmeli."- Y. K. Beyatlı
kor
Büyük acı, üzüntü, sıkıntı, dert
korsa
Favorites