konutlar

listen to the pronunciation of konutlar
Turkish - English
homes
dwellings
{i} housing

Most people have something to complain about their housing conditions. - Çoğu kişinin, konutlarının koşulları hakkında şikayet edecek bir şeyi vardır.

konut
{i} house

They live in a council house. - Onlar bir sosyal konutta yaşıyorlar.

The last house was Tom's residence. - Son ev Tom'un konutuydu.

konut
dwelling house
konut
housing

The severe housing shortage is partly to blame for the inflated rents. - Yükselmiş kiralar için kısmen şiddetli konut sıkıntısı suçlanacaktır.

They could not get good housing. - Onlar iyi konut alamadı.

konut
{i} domicile
konut
{i} dwelling
konut
{i} residence

The town was zoned for factories and residences. - Kasaba fabrikalar ve konutlar için ayrıldı.

The last house was Tom's residence. - Son ev Tom'un konutuydu.

konut
abode
konut
{i} quarters

Could you come to my quarters? - Benim konutuma gelebilir misin?

I'm alone in my quarters. - Ben konutumda yalnızım.

konut
home
konut
lodging
konut
demeure
konut
tenement
konut
(İnşaat) host
konut
(İnşaat) residential building
konut
woon
konut
power distribution
konut
postulate
toplu konutlar
housing estate
konut
dwelling place
Konut
residental
konut
the housing
konut
residential

This part of town is mainly residential. - Şehrin bu bölümü ağırlıklı olarak konut.

This carpet is designed for residential use. - Bu halı konut kullanımı için tasarlanmıştır.

konut
estates
konut
condo
konut
domicil
konut
abode, residence, habitation, dwelling, domicile
konut
habitation
konut
log., math. postulate
konut
seat
sosyal konutlar
public housing, government housing (for the poor)
özel konutlar bulunan bölge
residential quarter
Turkish - Turkish

Definition of konutlar in Turkish Turkish dictionary

Konut
koyut
konut
Bir insanın yatıp kalktığı, iş zamanı dışında kaldığı veya tüzel kişiliği olan bir kuruluşun bulunduğu ev, apartman gibi yer, mesken, ikametgâh
konut
Bir insanın yatıp kalktığı, iş zamanı dışında kaldığı veya tüzel kişiliği olan bir kuruluşun bulunduğu ev, apartman gibi yer, mesken, ikametgâh: "Kimsenin konutuna dokunulamaz."- Anayasa
konut
Bir bilimin kuruluşunda temel görevi görmekle birlikte belik'ten daha az olma ve tanımlanmayan ilkel gerçek, koyut, postulat: Eukleides'in "Bir noktadan bir doğruya ancak bir paralel çizilebilir." yolundaki konutu gibi
konutlar
Favorites