Mathematics is a good subject.
- Matematik iyi bir konudur.
I tried to change the subject.
- Konuyu değiştirmeye çalıştım.
Our topic of the week is: _____.
- Haftanın konusu: _____.
That topic is worth discussing.
- Bu konu tartışılmaya değer.
I would like to talk with you about this matter.
- Bu sorun hakkında seninle konuşmak istiyorum.
To tell the truth, this matter does not concern it at all.
- Gerçeği söylemek gerekirse, bu konu onu hiç ilgilendirmez.
I agree with you on this issue.
- Bu konuda seninle aynı fikirdeyim.
Let us turn now to the fundamental issue.
- Şimdi temel konuya dönelim.
I can't necessarily agree with you on that point.
- Ben o konuda zorunlu olarak seninle aynı fikirde olamam.
I differ from you on that point.
- Ben o konuda seninle aynı fikirde değilim.
Don't you want to talk about the affair?
- Olay hakkında konuşmak istemiyor musun?
The affair cost me many sleepless nights.
- Konu bana birçok uykusuz gecelere mal oldu.
I've kept a blog before. I didn't really have a set theme; I just blogged about whatever happened that day.
- Ben daha önce bir blog tuttum. Gerçekten belirli bir konum yoktu; Sadece o gün olan herhangi bir şeyi blogladım.
What's the theme of the novel?
- Romanın konusu nedir?
This subject is not within the scope of our study.
- Bu konu bizim çalışma kapsamında değildir.
I would like to speak to the head nurse.
- Baş hemşire ile konuşmak istiyorum.
Tom's speech was full of double entendres, most of which went over his audience's head.
- Tom'un konuşması çift anlamlı sözlerle doluydu. Bunların çoğunu seyirci anlamadı.
They want to talk to you about areas of mutual interest.
- Onlar karşılıklı ilgi alanları konusunda sizinle konuşmak istiyorlar.
Research in this area is somewhat equivocal.
- Bu konuda yapılan araştırma oldukça şüpheli.
I have no objection to paying a special fee if it is necessary.
- Gerekirse özel bir ücret ödeme konusunda herhangi bir itirazım yok.
His book became an object of criticism.
- Onun kitabı eleştiri konusu haline geldi.
Rote learning might help you to pass exams, but it's no guarantee that you'll really understand the subject matter.
- Ezbere öğrenme sınavları geçmenizde fayda sağlayabilir ama konuyu gerçekten anlayacağınızın teminatı değildir.
I want your help about business.
- İş konusunda senin yardımını istiyorum.
I was just talking to him. Talking to him about what? That's none of your business.
- Sadece onunla konuşuyordum. Onunla ne hakkında konuşuyordun? O seni ilgilendirmez.
Research in this area is somewhat equivocal.
- Bu konuda yapılan araştırma oldukça şüpheli.
To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
- Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
We read the full text of his speech.
- Onun konuşmasının tam metnini okuduk.
There's not so much text in this book.
- Bu kitapta o kadar çok konu yok.
A trip to America is out of the question.
- Amerika'ya bir yolculuk söz konusu değil.
A trip to America this summer is out of the question.
- Bu yaz Amerika'ya bir yolculuk söz konusu değil.
The speaker's argument was off the point.
- Konuşmacının tartışması konuyla alâkasızdı.
The argument presented in Doyle's study was first published as a white paper on drug-related crimes.
- Uyuşturucu ile ilgili suçlar konusunda Doyle'nin çalışmasında sunulan argüman bir beyaz kağıt olarak ilk kez yayımlandı.
We always talked about a lot of things after school.
- Biz okuldan sonra her zaman birçok şey hakkında konuştuk.
Professor Brown explains things very well.
- Profesör Brown konuları çok iyi açıklıyor.
Konuşmasının muhtevası, mevzu ile alakalı değildir.
- Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.