Mathematics is a good subject.
- Matematik iyi bir konudur.
I cannot appreciate the subtleties of the subject.
- Ben konunun inceliklerini kavrayamam.
The conversation moved on to other topics.
- Konuşma diğer konulara geçti.
That topic is worth discussing.
- Bu konu tartışılmaya değer.
They are matters which we need to discuss.
- Onlar tartışmamız gereken konular.
I would like to talk with you about this matter.
- Bu sorun hakkında seninle konuşmak istiyorum.
Communism was the biggest issue in the campaign.
- Komünizm kampanyada en büyük konu oldu.
I agree with you on this issue.
- Bu konuda seninle aynı fikirdeyim.
I can't necessarily agree with you on that point.
- Ben o konuda zorunlu olarak seninle aynı fikirde olamam.
We are all one on that point.
- Biz bu konuda hepimiz aynı fikirdeyiz.
I have nothing to do with the affair.
- Bu konu ile bir ilgim yok.
Do you want to talk about the affair?
- İş hakkında konuşmak ister misin?
What's the theme of the novel?
- Romanın konusu nedir?
I've kept a blog before. I didn't really have a set theme; I just blogged about whatever happened that day.
- Ben daha önce bir blog tuttum. Gerçekten belirli bir konum yoktu; Sadece o gün olan herhangi bir şeyi blogladım.
This subject is not within the scope of our study.
- Bu konu bizim çalışma kapsamında değildir.
Can I speak to the head nurse?
- Baş hemşire ile konuşabilir miyim?
I would like to speak to the head nurse.
- Baş hemşire ile konuşmak istiyorum.
Negotiators have agreed on two draft texts, but there are still many areas of disagreement.
- Arabulucular iki taslak metin üzerinde anlaşmaya vardı, ama hala anlaşma sağlanamayan birçok konu var.
Research in this area is somewhat equivocal.
- Bu konuda yapılan araştırma oldukça şüpheli.
I have no objection to paying a special fee if it is necessary.
- Gerekirse özel bir ücret ödeme konusunda herhangi bir itirazım yok.
His book became an object of criticism.
- Onun kitabı eleştiri konusu haline geldi.
Rote learning might help you to pass exams, but it's no guarantee that you'll really understand the subject matter.
- Ezbere öğrenme sınavları geçmenizde fayda sağlayabilir ama konuyu gerçekten anlayacağınızın teminatı değildir.
I want your help about business.
- İş konusunda senin yardımını istiyorum.
They were talking business.
- Onlar iş konuşuyorlardı.
This carpet is designed for residential use.
- Bu halı konut kullanımı için tasarlanmıştır.
He responded to a speech of welcome.
- Bir karşılama konuşmasını yanıtladı.
Mary's phone was confiscated because she was caught texting in class.
- Sınıfta mesajlaşırken yakalandığı için Mary'nin telefonuna el konuldu.
There's not so much text in this book.
- Bu kitapta o kadar çok konu yok.
He interrupted the speaker with frequent questions.
- O, sık sık soruları ile konuşmacını sözünü kesti.
Without a passport, leaving a country is out of the question.
- Bir pasaport olmadan, bir ülkeyi terk etmek söz konusu değildir.
The argument presented in Doyle's study was first published as a white paper on drug-related crimes.
- Uyuşturucu ile ilgili suçlar konusunda Doyle'nin çalışmasında sunulan argüman bir beyaz kağıt olarak ilk kez yayımlandı.
We had an argument about it last night.
- Dün gece bu konuda tartıştık.
We always talked about a lot of things after school.
- Biz okuldan sonra her zaman birçok şey hakkında konuştuk.
I don't like to leave things up in the air.
- Konuları sallantıda bırakmayı sevmiyorum.
Konuşmasının muhtevası, mevzu ile alakalı değildir.
- Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.