Turkish - English
Definition of konuşmacı in Turkish English dictionary
- speaker
He interrupted the speaker with frequent questions.
-O, sık sık soruları ile konuşmacını sözünü kesti.
Do you think you have to be able to pass for a native speaker to be an effective spy?
-Yerli bir konuşmacı olmana rağmen etkili bir casus olmak için sınavı geçebilmek zorunda olduğunu düşünüyor musun?
- speaker, announcer
- lecturer; speaker
- talker
Tom is quite a talker.
-Tom tam bir konuşmacı.
Mrs. Lee is a great talker.
-Bayan Lee büyük bir konuşmacı.
- lecturer
The lecturer dwelt on some memories of his college days.
-Konuşmacı bazı kolej günlerinin anıları üzerinde durdu.
The lecturer's voice is easily heard throughout the entire hall.
-Konuşmacının sesi kolayca tüm salon boyunca duyulur.
- orator
- debater
Tom is a good debater.
-Tom iyi bir konuşmacı.
- discuss
- spokesperson
- speechmaker
- conversationalist
- discussant
- konuk konuşmacı
- Guest speaker
- konuşmacılar
- Speakers
- ateşli konuşmacı
- tub-thumper
- bayan konuşmacı
- interlocutrice
- bayan konuşmacı
- female conversationalist
- bayan konuşmacı
- interlocutress
- büyüleyen konuşmacı
- spellbinder
- etkileyici konuşmacı
- rhetorician
- etkili konuşmacı
- showmen
- etkili konuşmacı
- showman
- güzel konuşmacı
- rhetorician
- heyecanlı konuşmacı
- rhapsodist
- heyecanlı konuşmacı
- tub-thumper
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of konuşmacı in Turkish Turkish dictionary
- Bir toplulukta konuşan kimse, hatip, konferansçı
- konuşucu
konuşmacı
Hyphenation
ko·nuş·ma·cıPronunciation
Resimler
History
Favorites