konuşkan

listen to the pronunciation of konuşkan
Turkish - English
{s} chatty

I'm not very chatty, usually. - Ben genellikle çok konuşkan değilim.

My friend is a chatty man. - Arkadaşım konuşkan bir insan.

{s} talkative

Neither Tom nor Mary was in a talkative mood. - Ne Tom, ne de Mary konuşkan bir ruh hali içinde değildi.

After the second glass of wine, Tom became talkative. - İkinci bardak şaraptan sonra Tom konuşkan oldu.

communicative

Tom isn't very communicative. - Tom çok konuşkan değil.

forthcoming
loquacious
vocal

I'm not a vocal person. - Ben konuşkan bir kişi değilim.

talkative, loquacious
glib
articulate

She was articulate, but none of what she said was true. - O konuşkandı ama onun söylediklerinden hiçbiri doğru değildi.

I think Tom is articulate. - Tom'un konuşkan olduğunu düşünüyorum.

gushy
voluble
conversational
gabby
garrulous
talky
talkie
talking
konuşkan kimse
chatter
konuşkan kimse
chatterbox
konuşkan kimse
talker
konuşkan kimse
communicator
konuşkan olmayan
uncommunicative
Turkish - Turkish
Konuşmayı, lakırtıyı seven, çok konuşan
konuşkan
Favorites