He has an uncontrollable temper.
- Onun kontrol edilemez bir öfkesi vardır.
He checked that all the doors were safely shut.
- Bütün kapıların güvenli bir şekilde kapatılıp kapatılmadığını kontrol etti.
Try to check the flow of water by turning the valve.
- Vanayı çevirerek su akışını kontrol etmeye çalış.
Should I go check it out?
- Onu kontrol etmeye gitmeli miyim?
I want to check it out.
- Bunu kontrol etmek istiyorum.
Some things in life are beyond our ability to control.
- Hayatta bazı şeyler kontrol etme yeteneğimizin ötesindedir.
Try to control yourself.
- Kendinizi kontrol etmeye çalışın.
I have trouble controlling my emotions.
- Duygularımı kontrol etmekte zorlanıyorum.
Controlling my emotions is not my forte.
- Duygularımı kontrol etmek benim görevim değil.
Aliens controlled Earth's progress in secret.
- Yabancılar gizlice Dünya'nın ilerlemesini kontrol etti.
The government of the Inca Empire controlled everything.
- İnka İmparatorluğu yönetimi her şeyi kontrol etti.
Tom started the coffee brewing, then checked his email.
- Tom kahve demlemeye başladı, sonra epostasını kontrol etti.
Tom checked his rearview mirror before pulling out into traffic.
- Tom trafiğe çıkmadan önce dikiz aynasını kontrol etti.