Para gerçekten ödenildi mi?
- Was the money actually paid?
Tom gerçekten asla Boston'da bulunmadı.
- Tom has actually never been to Boston.
O, oyunu mutlaka kazanacak.
- He is certain to win the game.
Bunun doğru olduğunu gerçekten düşünüyor musun?
- Do you actually think that's true?
Tom'un söylediği gerçekten doğru.
- What Tom said is actually true.
O genç görünüyor, ama o aslında senden daha yaşlıdır.
- She looks young, but she's actually older than you are.
İster inanın ister inanmayın, ben aslında resim çizebilirim.
- Believe it or not, I can actually draw.