Bill boasts of owning the biggest car in the neighborhood.
- Bill kendi büyük arabasıyla komşularına karşı övünür.
He is one of my neighbors.
- O, komşularımdan biri.
I felt the terror of my neighbors after the earthquake.
- Depremden sonra komşularımın dehşetini duydum.
We went to see our neighbours.
- Komşularımızı görmeye gittik.
You should do all you can to help your neighbours.
- Komşularına elinden gelen bütün yardımı yapmalısın?
He is one of my neighbors.
- O, benim komşularımdan biri.
He is one of my neighbors.
- O, komşularımdan biri.
The three neighbours helped each other.
- Üç komşu birbirlerine yardımcı oldular.
They set fire to their neighbour's house in revenge.
- Onlar intikam için komşularının evini ateşe verdi.
France is adjacent to Spain.
- Fransa, İspanya ile komşudur.
My home town is adjacent to the ocean.
- Memleketim okyanusa komşu.
That country broke off diplomatic relations with the neighboring countries.
- O ülke, komşu ülkelerle olan diplomatik ilişkileri kesti.
We must promote commerce with neighboring countries.
- Komşu ülkelerle ticareti desteklemeliyiz.
The two neighbouring countries differ from each other in all respects.
- İki komşu ülke her açıdan birbirinden farklıdır.
The border between the two neighbouring countries remains closed.
- İki komşu ülke arasındaki sınır kapalı kalır.
The Joneses go to the store.
- Komşular mağazaya gidiyor.
Tom is our next door neighbor.
- Tom bizim yan komşumuz.
The neighbours have been banging about next door all morning.
- Yan komşular sabahtan beri gürültü yapıyor.
The Joneses go to the store.
- Komşular mağazaya gidiyor.