He is not a man to admit his mistakes easily.
- O, hatalarını kolayca kabul edecek bir adam değildir.
Wooden houses catch fire easily.
- Ahşap evler kolayca tutuşurlar.
The noted diplomat readily participated in the committee.
- Tanınmış diplomat komiteye kolayca katıldı.
Guns are readily accessible to Americans.
- Silahlara Amerikalılar tarafından kolayca erişilebilir.
Statistics are easy to misinterpret.
- İstatistikler kolayca yanlış yorumlanabilir.
Sami always had pills within easy reach.
- Sami'nin her zaman kolayca ulaşabileceği hapları vardı.
You can do this with ease.
- Bunu kolayca yapabilirsin.
She solved the problem with ease.
- Kolayca sorunu çözdü.
This zipper doesn't zip smoothly.
- Bu fermuar kolayca kapanmıyor.
We forget our faults easily if no one knows them as well as us.
- Eğer hiç kimse onları bizim kadar iyi bilmiyorsa hatalarımızı kolayca unutabiliriz.