She catches colds easily.
- O, soğuk algınlığına kolayca yakalanır.
He is not a man to admit his mistakes easily.
- O, hatalarını kolayca kabul edecek bir adam değildir.
The eloquent scholar readily participated in the debate.
- Güzel konuşan bilim adamı kolayca tartışmaya katıldı.
The cones of the jack pine, for example, do not readily open to release their seeds until they have been subjected to great heat.
- Jack çamı kozalakları, örneğin, büyük bir ısıya maruz kalıncaya kadar tohumlarını bırakmak için kolayca açılmazlar.
My house is within easy reach of the station.
- Evim istasyona kolayca ulaşılabilecek bir yerde.
Sami always had pills within easy reach.
- Sami'nin her zaman kolayca ulaşabileceği hapları vardı.
She solved the problem with ease.
- Kolayca sorunu çözdü.
I was surprised because he lifted me up with ease.
- O beni kolayca kaldırdığı için şaşırdım.
This zipper doesn't zip smoothly.
- Bu fermuar kolayca kapanmıyor.
We forget our faults easily if no one knows them as well as us.
- Eğer hiç kimse onları bizim kadar iyi bilmiyorsa hatalarımızı kolayca unutabiliriz.