kocacığım

listen to the pronunciation of kocacığım
Turkish - English
hubby
term of endearment, husband

Laura thought Jack was the most wonderful hubby in the world..

{i} husband (Informal)
Full of hubs or protuberances; as, a road that has been frozen while muddy is hubby
husband
You can refer to a woman's husband as her hubby. hubbies husband
a married man; a woman's partner in marriage
koca
husband

My last husband was really stupid. - Son kocam gerçekten aptaldı.

He proved to be an ideal husband. - İdeal bir koca olduğunu ispat etti.

koca
massive
koca
enormous

She lives alone in a house of enormous dimensions. - Kocaman bir evde yalnız yaşıyor.

He has enormous fingers. - Onun kocaman parmakları vardır.

koca
huge

The lion opened its huge mouth and roared. - Aslan kocaman ağzını açtı ve kükredi.

I wanted to buy the huge stuffed bear at Ken's store, but it was not for sale. - Ken'in dükkanındaki kocaman içi doldurulmuş ayıyı almak istedim ama satılık değildi.

koca
gargantuan
koca
man

The priest pronounced them man and wife. - Rahip onları koca ve karı ilan etti.

This man is not my husband. - Bu adam benim kocam değil.

koca
large

The universe is a large school. - Evren kocaman bir okul.

I saw a large snake today. - Bugün kocaman bir yılan gördüm.

koca
great

She feared cancer would kill her husband before their great-grandson was born. - O, onların torun oğlu doğmadan önce kanserin kocasını öldüreceğinden korkuyordu.

The news that her husband had been killed in an accident was a great shock to her. - Kocasının bir kazada hayatını kaybettiği haberi ona büyük bir şok oldu.

koca
aged
koca
big

The cows looked big and docile. - İnekler kocaman ve uysal görünüyordu.

I've got a big week ahead of me. - Önümde koca bir haftam var.

koca
old

That's just an old wives' tale. - O sadece bir kocakarı masalı.

That's an old wives' tale. - Bu bir kocakarı masalı.

koca
consort
koca
old man
koca
hubby

Mary's hubby is chubby. - Mary'nin kocası tombul.

My hubby and I used to go mountain climbing together. - Kocam ve ben birlikte dağ tırmanışına giderdik.

koca
spouse

A widow is a woman whose spouse has died. - Dul kocası ölmüş bir kadındır.

koca
fellow
koca
feller
koca
the old man
koca
goodman
Turkish - Turkish

Definition of kocacığım in Turkish Turkish dictionary

Koca
er
Koca
efendi
Koca
(Osmanlı Dönemi) GANEC
Koca
ağa
Koca
aşir
Koca
erkek
Koca
gübür
Koca
abuşka
Koca
(Hukuk) ZEVC
koca
Bir kadının eşi, zevç: "Koca işinden çıktıktan sonra, borç boğazı aştı."- R. N. Güntekin
koca
Büyük, ulu
koca
Büyük, geniş: "Elinde koca bir paketle döndü."- M. Ş. Esendal
koca
Bir kadının eşi, zevç
koca
Yaşlı, ihtiyar
koca
Büyük, geniş
koca
Yüksek
koca
Kocaman, iri
kocacığım
Favorites