He proved to be an ideal husband.
- İdeal bir koca olduğunu ispat etti.
She hated her husband.
- Kocasından nefret etti.
The elephant is an enormous creature.
- Fil kocaman bir yaratıktır.
He has enormous fingers.
- Onun kocaman parmakları vardır.
The lion opened its huge mouth and roared.
- Aslan kocaman ağzını açtı ve kükredi.
This is the first time I've seen a strawberry this huge.
- Böyle kocaman bir çileği ilk defa görüyorum.
The priest pronounced them man and wife.
- Rahip onları koca ve karı ilan etti.
They pretend to be man and wife.
- Onlar karı kocaymış gibi davranıyorlar.
I saw a large snake today.
- Bugün kocaman bir yılan gördüm.
The universe is a large school.
- Kainat kocaman bir okul.
A tiny spark may become a great flame.
- Cılız bir kıvılcım kocaman bir aleve dönüşebilir.
Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
- Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
What is that big building in front of us?
- Önümüzdeki bu koca bina nedir?
Tom is quite big-headed.
- Tom oldukça koca kafalıdır.
Mary complained about her husband again - the same old story.
- Mary kocası hakkında yine yakındı - aynı eski hikaye.
That's just an old wives' tale.
- O sadece bir kocakarı masalı.
A widow is a woman whose spouse has died.
- Dul kocası ölmüş bir kadındır.
Mary's hubby is chubby.
- Mary'nin kocası tombul.
My hubby and I used to go mountain climbing together.
- Kocam ve ben birlikte dağ tırmanışına giderdik.
My parents don't like my girlfriend. They say that she's a gold digger.
- Ebeveynlerim kız arkadaşımı sevmiyor. Onlar onun bir zengin koca avcısı kadın olduğunu söylüyor.