She hated her husband.
- Kocasından nefret etti.
She hated her husband.
- O, kocasından nefret etti.
The elephant is an enormous creature.
- Fil kocaman bir yaratıktır.
She lives alone in a house of enormous dimensions.
- Kocaman bir evde yalnız yaşıyor.
I wanted to buy the huge stuffed bear at Ken's store, but it was not for sale.
- Ken'in dükkanındaki kocaman içi doldurulmuş ayıyı almak istedim ama satılık değildi.
A huge monster is coming down the mountain.
- Kocaman bir canavar dağdan aşağıya iniyor.
The priest pronounced them man and wife.
- Rahip onları koca ve karı ilan etti.
They became man and wife.
- Onlar karı koca oldu.
I saw a large snake today.
- Bugün kocaman bir yılan gördüm.
The universe is a large school.
- Evren kocaman bir okul.
The news that her husband had been killed in an accident was a great shock to her.
- Kocasının bir kazada hayatını kaybettiği haberi ona büyük bir şok oldu.
A tiny spark may become a great flame.
- Cılız bir kıvılcım kocaman bir aleve dönüşebilir.
I've got a big week ahead of me.
- Önümde koca bir haftam var.
Tom is quite big-headed.
- Tom oldukça koca kafalıdır.
That's an old wives' tale.
- Bu bir kocakarı masalı.
There was once upon a time an old Queen whose husband had been dead for many years, and she had a beautiful daughter.
- Biz zamanlar kocası yıllar önce ölmüş olan yaşlı bir kraliçe vardı ve onun da güzel bir kızı vardı.
A widow is a woman whose spouse has died.
- Dul kocası ölmüş bir kadındır.
Mary's hubby is chubby.
- Mary'nin kocası tombul.
My hubby and I used to go mountain climbing together.
- Kocam ve ben birlikte dağ tırmanışına giderdik.
My parents don't like my girlfriend. They say that she's a gold digger.
- Ebeveynlerim kız arkadaşımı sevmiyor. Onlar onun bir zengin koca avcısı kadın olduğunu söylüyor.