koşucu

listen to the pronunciation of koşucu
Turkish - English
racer
runner (person competing in a race)
sprinter

Generally speaking, distance runners are less flexible than sprinters. - Genel anlamda, mesafe koşucuları kısa mesafe koşucularından daha az esnektir.

runners

Five runners reached the finals. - Beş koşucu finale ulaştı.

Many runners passed out in the heat. - Birçok koşucu sıcakta bayıldı.

{i} runner

These birds don’t fly well but they are excellent runners. - Bu kuşlar iyi uçmaz ama harika koşuculardır.

Though Jane is not a good runner, she can swim very fast. - Jane iyi bir koşucu olmasa da, o çok hızlı yüzebilir.

koşu
running

Tom has been running around the office like a chicken with its head cut off. - Tom ofisin etrafında kafası kesilmiş bir tavuk gibi koşuyordu.

What is he running after? - O neyin peşinden koşuyor.

koşu
race

I want to get away from the rat race. - Koşuşturmadan kurtulmak istiyorum.

Before the race, the runners have to warm up. - Yarıştan önce koşucular ısınmak zorundadır.

koşu
run

Running is good for your health. - Koşu sağlığınız için iyi.

They are running in the park. - Onlar parkta koşuyorlar.

koşucu devekuşu
emu
koşu
{i} jogging

I make it a rule to go jogging every morning. - Her sabah koşuya gitmeyi kural haline getiririm.

I think jogging is good exercise. - Ben koşunun iyi bir egzersiz olduğunu düşünüyorum.

koşu
dash
koşu
{i} trotting
koşu
running track
koşu
footrace
koşu
running, run; race
Turkish - Turkish
Koşuya katılan yarışçı
koşu
At yarışı: "Koşuların sonuçlarından başka bir şey düşünmesini engelleyen bir hastalığa dönüşmüş."- N. Cumalı
koşu
Koşarak yapılan yarış
koşu
At yarışı
koşucu
Favorites