O onun yanına diz çöktü ve onun adının ne olduğunu sordu.
- She knelt beside him and asked him what his name was.
O, onun yanında diz çöktü.
- She knelt beside him.
Din adamı saatlerce diz çökmüş olarak kaldı.
- The religious man remained kneeling for hours.
Sami, Leyla'yı önünde diz çöktürdü.
- Sami made Layla kneel in front of him.