Babası geçen sene ölmüş.
- His father died last year.
Geçen sene kurulan lunapark sağolsun şehir popüler oldu.
- Thanks to the amusement park built last year, the city has become popular.
Geçen yıl Londra'ya gittik.
- We went to London last year.
Kasabayı ziyaret edenler yıldan yıla artıyor.
- Visitors to that town increase in number year by year.
Benim babam sadece on beş yaşında.
- My father is only fifteen years old.
Sam Tom'dan iki yaş küçük.
- Sam is two years younger than Tom.
Her zaman gelecek yıl vardır.
- There's always next year.
Tom son iki yıldır para çalıyordu ve Mary bunu her zaman biliyordu.
- Tom was stealing money for the last two years, and Mary knew it all the time.
Ruslar Fransız yollarını kopyalar, ancak daima elli yıl sonra.
- The Russians copy the French ways, but always fifty years later.
Yılın hangi zamanında genellikle sahilde zaman geçirmek istersin?
- What time of year do you usually like to spend time on the beach?
İskoçyalı ve en az on iki yıllık değilse, o zaman viski değildir.
- If it's not from Scotland and it hasn't been aged at least twelve years, then it isn't whisky.
Tayfunlar her yıl zarara yol açar.
- Typhoons bring about damage every year.
İlk birkaç yıl zordu.
- The first few years were difficult.