I live close to an old bookshop.
- Eski bir kitapçıya yakın yaşıyorum.
This book is still in circulation and can be found in the bookshops.
- Bu kitap hâlâ dolaşımda ve kitapçılarda bulunabilir.
There are few bookstores in this area.
- Bu bölgede çok az kitapçı var.
You can get it at a bookstore.
- Bir kitapçıdan alabilirsin.
You can't get this at any bookseller's.
- Bunu herhangi kitapçıdan alamazsın.
The bookseller reads a lot of books.
- Kitapçı çok kitap okur.
It seems like the book store is also closing late.
- Kitapçı da geç kapanıyor gibi görünüyor.
I bought this book at the book store in front of the station.
- Ben bu kitabı istasyonun önündeki kitapçıda aldım.
These are very old books.
- Bunlar çok eski kitaplar.
My father told me not to read a book in my bed.
- Babam yatakta kitap okumamamı söyledi.
Tom has written a very good paper on the production of rubber.
- Tom lastik üretimi üzerine çok iyi bir kitap yazdı.
There's a book, a pencil, and a sheet of paper on the table.
- Masanın üzerinde bir kitap, bir kalem ve bir kağıt var.
Were I free from work, I could read these books.
- İşim olmasa, bu kitapları okuyabilirim.
This book counts among the best of his work.
- Bu kitap, onun çalışmalarının en iyileri arasında sayılır.
This book comes in two volumes.
- Bu kitap iki cilt halinde geliyor.
The art of recognizing matsutake mushrooms became my passion, culminating in my writing a book on it.
- Matsutake mantarlarını tanıma sanatı benim tutkum oldu, bu tutku ona dair bir kitap yazmamla sonuçlandı. .
I'm now busy writing a book.
- Şimdi bir kitap yazmakla meşgulüm.
Is there an English-Japanese dictionary on the bookshelf?
- Kitaplıkta İngilizce-Japonca bir sözlük var mı?
Was the book interesting?
- Kitap enteresan mıydı?