kisalik

listen to the pronunciation of kisalik
Turkish - English

Definition of kisalik in Turkish English dictionary

kısalık
{i} shortness
kısalık
conciseness
kısalık
brevity
kısalık
shortness; brevity
kısalık
curtness
kısalık
briefness
kısalık
brevity, short span of time
kısalık
summariness
kısalık
succinctness
kısalık
stubbiness
kısalık
shortenings
kısa
brief

In brief, you should have accepted the responsibility. - Kısacası, sorumluluğu kabul etmeliydin.

Tom gave a brief talk. - Tom kısa bir konuşma yaptı.

kısa
{s} short

I like the short hairstyle. - Kısa saç stilini severim.

She's too short to reach the top. - O,tepeye ulaşamayacak kadar çok kısadır

kısa
compendious
kısa
short; brief, concise; fleeting; succinct, compendious
kısa
capsule
kısa
curt

He gave me a curt answer. - O bana kısa bir yanıt verdi.

kısa
{s} succinct

Professors should explain everything in detail, not be succinct and always tell students to go home and read their books. - Profesörler, her şeyi detaylı bir şekilde açıklamalılar, kısa ve öz olmamalılar ve her zaman öğrencilere eve gitmelerini ve kitaplarını okumalarını söylemeliler.

kısa
concise

His address is a concise speech. - Onun konuşması kısa bir konuşma.

I'll be brief and concise. - Kısa ve özlü olacağım.

kısa
short and to the point
kısa
(Bilgisayar) minimal
kısa
briefer
kısa
(Bilgisayar,Dilbilim) breve
kısa
minimum
kısa
(Ticaret) abbreviated

In English, ultraviolet is often abbreviated as UV. - İngilizcede ultraviyole sık sık UV olarak kısaltılır.

Put the words in parentheses into abbreviated form. - Parantez içindeki kelimeleri kısaltılmış şekle koyun.

kısa
fleeting

If pleasure is fleeting, so is the effort. - Eğer zevk kısacık ise, çaba da öyledir.

kısa
compact
kısa
compressed
kısa
bristle
kısa
stubby
kısa
little

Would you turn down the stereo a little? - Steroyu biraz kısar mısın?

Could you lower the volume a little? - Sesi biraz kısar mısın?

kısa
mini

Mini-skirts are back in fashion again. - Kısa etekler yeniden moda oldu.

I am looking for a white mini skirt! - Kısa beyaz bir etek arıyorum!

kısa
shorter

Isn't there a much better and shorter way of saying the same thing? - Aynı şeyi söylemenin çok daha iyi ve kısa bir yolu yok mu?

I am shorter than you. - Ben senden daha kısayım.

kısa
summary
kısa
flying
kısa
stumpy
kısa
(Anatomi) brevis
kısa
stodgy
kısa
trip

Tom ran out of money and had to cut his trip short. - Tom'un parası bitti ve gezisini kısa kesmek zorunda kaldı.

I'm cutting my trip short. - Ben gezimi kısa kesiyorum.

kısa
stub
kısa
thumbnail
kısa
paddle
kısa
canzonet
kısa
shorty
Turkish - Turkish

Definition of kisalik in Turkish Turkish dictionary

kısalık
Kısa olma durumu
kısa
Boyu, uzunluğu az olan, uzun karşıtı
Kısa
(Osmanlı Dönemi) HUTRUŞ
Kısa
alçak
Kısa
(Hukuk) KASİR
Kısa
(Osmanlı Dönemi) KEZZE
Kısa
kesik
Kısa
(Osmanlı Dönemi) KEBEL
kısa
Kısa olan şey
kısa
Ayrıntısı çok olmayan
kısa
Az süren, uzun olmayan: "Türk milleti en kısa zaman içinde yeni harflerle okumaya, yazmaya başladı."- E. İ. Benice
kısa
Az süren, uzun olmayan
kısa
Kısaca, kısaltarak
kisalik
Favorites