Tom isn't afraid to get dirty.
- Tom kirlenmekten korkmuyor.
Tom isn't afraid to get dirty.
- Tom kirlenmekten korkmuyor.
Soap helps remove the dirt.
- Sabun kiri çıkarmaya yardım eder.
I found the river dirty.
- Ben nehri kirli buldum.
Soap can clean grime.
- Sabun kiri temizleyebilir.
Tom is covered in dirt and grime.
- Tom kir ve pislikle kaplı.
The dirty clothes left a foul odor in the air of the locker room.
- Kirli giysiler soyunma odasının havasında iğrenç bir koku bıraktı.
Cigarette smoke fouls the air in a room.
- Sigara dumanı odadaki havayı kirletir.
Don't let it get soiled.
- Bunun kirlenmesine izin vermeyin.
Our cities create serious pollution problems.
- Şehirlerimiz ciddi kirlenme sorunları yaratıyor.
Environmental pollution is causing abnormal weather conditions.
- Çevre kirlenmesi anormal hava koşullarına neden oluyor.
I always leave my bicycle filthy.
- Ben her zaman bisikletimi kirli bırakırım.
I've been involved in a filthy trade.
- Kirli bir takasa karıştım.
Those green suits are special suits for reducing the risk of biological contamination.
- Bu yeşil takım elbiseler, biyolojik kirlenme riskini azaltmak için özel takım elbiselerdir.