There is so much pollution in New York that joggers often wear masks when running.
- New York'ta o kadar çok kirlenme var ki koşucular genellikle maske takarlar.
Our cities create serious pollution problems.
- Şehirlerimiz ciddi kirlenme sorunları yaratıyor.
Those green suits are special suits for reducing the risk of biological contamination.
- Bu yeşil takım elbiseler, biyolojik kirlenme riskini azaltmak için özel takım elbiselerdir.
Tom isn't afraid to get dirty.
- Tom kirlenmekten korkmuyor.
I found the river dirty.
- Ben nehri kirli buldum.
Soap helps remove the dirt.
- Sabun kiri çıkarmaya yardım eder.
Soap can clean grime.
- Sabun kiri temizleyebilir.
Tom is covered in dirt and grime.
- Tom kir ve pislikle kaplı.
Tom isn't afraid to get dirty.
- Tom kirlenmekten korkmuyor.
Cigarette smoke fouls the air in a room.
- Sigara dumanı odadaki havayı kirletir.
The air in this room is foul.
- Bu odanın havası kirli.
Don't let it get soiled.
- Bunun kirlenmesine izin vermeyin.
You always leave your bike filthy.
- Bisikletini her zaman kirli bırakıyorsun.
I've been involved in a filthy trade.
- Kirli bir takasa karıştım.