Freskler kilise duvarını süslüyor.
- Fresken schmücken die Kirchenmauern.
Tom çok sık kiliseye gitmez.
- Tom geht nicht allzu oft zur Kirche.
Her pazar kiliseye giderim.
- I go to church every Sunday.
Evimin arkasında bir kilise var.
- There is a church at the back of my house.
Ben kilise ile ilgili fotoğraflarınızı sevdim.
- I loved your pics from the church!
*So genannten „monophysitischen“ Kirchen:
o Äthiopisch-Orthodoxe Tewahedo-Kirche
o Armenische Apostolische Kirche
o Eritreisch-Orthodoxe Tewahedo-Kirche
o Koptische Kirche (in Ägypten und der Diaspora)
o M.