kimisi

listen to the pronunciation of kimisi
Turkish - English
some

Some went on foot, and others by bicycle. - Kimisi yürüyerek, diğerleri de bisikletle gitti.

somebody
some of it; some of them; some people
kimi
who

Give help to anyone who needs it. - Her kimin ihtiyacı olursa ona yardım et.

She doesn't know who built those houses. - O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.

kimi
whom

Whom did you see at the theatre? - Tiyatroda kimi gördün?

The man on whom you see the Spirit come down and remain is he who will baptize with the Holy Spirit. - Ruhun kimin üzerine inip durduğunu görürsen, Kutsal Ruh'la vaftiz eden odur.

kimi
some

Some people insist that television does more harm than good. - Kimileri televizyonun faydadan çok zarar getirdiğini iddia ediyor.

Tom didn't care who helped him, as long as somebody did. - Biri yaptığı sürece ona kimin yardım ettiği Tom'un umurunda değildi.

kimi
certain

Sami was certain he knew who was responsible for Layla's death. - Sami, Leyla'nın ölümü için kimin sorumlu olduğunu bildiğinden emindi.

It's still not certain who's going to win this match. - Bu maçı kimin kazanacağı hala belli değil.

kimi
several
Kimi
whomever
kimi
of whom
kimi
whom, who
kimi
some, a number of
kimi
kimsesi relatives
kimi
some; some people; some things
Turkish - Turkish
Bazısı, birtakımı, kimi
kimi
Birtakımı, bazısı
kimi
Bazı
kimi
Erzurum yöresinde,gövdesi yenilen ya da turşu yapılan otsu bir bitki
kimi
Birtakımı, bazısı: "Kimi su çeker, kimi sebze ayıklar, kimi yufka açar, çamaşır yıkar..."- N. Cumalı
kimi
Bazı (canlı varlıklar için)
kimisi
Favorites