Definition of kimê in Turkish English dictionary
- kime
- who
Tom thought Mary knew who to turn the report in to.
- Tom Mary'nin raporu kime teslim edeceğini bildiğini düşündü.
Tom was unable to decide who he should vote for.
- Tom kime oy vermesi gerektiğine karar veremedi.
- kim
- who
Excuse me, who is this woman?
- Afedersiniz, bu kadın kim?
She doesn't know who built those houses.
- O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
- kime
- (Bilgisayar) to
- kime
- whom
Whom do yo suggest I should ask?
- Kime sormamı önerirsin?
Tell me whom these books belong to!
- Bana bu kitapların kime ait olduğunu söyle.
- kime
- (Bilgisayar) sent to
- kime
- to whom
The investigator wants to know who did what to whom where, when, and why.
- Müfettiş kimin neyi kime, nerede, ne zaman ve niçin yaptığını bilmek istiyor.
To whom will you give the first piece of cake?
- İlk kek parçasını kime vereceksin?
- kime ne
- that's just my bag
- kime ne? What does it matter
- to anyone?
- kime niyet, kime kısmet
- (Konuşma Dili) The person for whom something is intended may not always be the person who gets it in the end
- kime sorabilirim
- Whom should I ask
- kime veya bilgi
- (Bilgisayar) to or cc
- kimden/kime
- (Bilgisayar) from/to
- kim kime, dum duma
- (Konuşma Dili) It's so chaotic that nobody notices/cares what anybody else is doing
- kim
- whom
It rests with you to decide whom to choose for the job.
- İş için kimi seçeceğine karar vermek sana kalmış.
By whom was the island discovered?
- Ada kim tarafından keşfedildi?
- kim
- who is it
Who is it that you want to talk to?
- Konuşmak istediğin kimdir?
Who is it that Tom wants to talk to?
- Tom'un konuşmak istediği kim?
- kim
- anyone
Give help to anyone who needs it.
- Her kimin ihtiyacı olursa ona yardım et.
There wasn't anyone in the room.
- Odada hiç kimse yoktu.
- Kim
- whoso
- kim
- who ever
- kim
- who's
Who's taking responsibility for this problem?
- Kim bu sorun için sorumluluk alıyor?
Who's wearing the blue T-shirt?
- Mavi tişörtü kim giyer?
- kim
- to who
- kim
- who; whoever
- kim
- wet
No one can dry another's tears without wetting his own hands.
- Hiç kimse kendi ellerini ıslatmadan başkasının gözyaşlarını kurulayamaz.
Luckily nobody got wet.
- İyi ki kimse ıslanmadı.
- kim
- sulfadrug
- kim
- wha
- kim
- ph
- kim
- rhodium
- kim
- succinicacid
