Bir adam karısını öldürmekle suçlandı.
- A man was accused of killing his wife.
Adam onu öldürmek niyeti ile ona saldırdı.
- The man attacked her with the intention of killing her.
Aleksandr Piçuşkin'in cinayetlerinin çoğu 1992 ve 2006 yılları arasında Moskova'daki Bitsa Parkı'nda gerçekleşti.
- Most of Alexander Pichushkin's killings took place in Moscow's Bitsa Park between 1992 and 2006.
Tom nihayet cinayeti itiraf etti.
- Tom finally confessed to the killing.
Bu bir ölüm makinesi.
- This is a killing machine.
Ayı sansarı zayıf ve hasta hayvanları öldürerek doğanın temizlik ekibini oluşturuyor.
- Wolverines make up nature's clean-up crew, killing weak and sick animals.
Bir adam karısını öldürmekle suçlandı.
- A man was accused of killing his wife.
Bir kişinin kültürünü öldürmek onları öldürmek gibidir.
- Killing a person's culture is like killing them.
Seller, şiddetli rüzgar fırtınaları, kuraklıklar, öldürücü donlar ve hava kirliliği sorunları hepsi,ara sıra, modern toplumu etkilenmiştir.
- Floods, violent wind storms, droughts, killing frosts, and the problems of air pollution have all, on occasion, influenced modern society.
Adam onu öldürmek niyeti ile ona saldırdı.
- The man attacked her with the intention of killing her.
Borsada yatırım yaparak bir vurgun yaptı.
- He made a killing by investing in the stock market.
Seller, şiddetli rüzgar fırtınaları, kuraklıklar, öldürücü donlar ve hava kirliliği sorunları hepsi,ara sıra, modern toplumu etkilenmiştir.
- Floods, violent wind storms, droughts, killing frosts, and the problems of air pollution have all, on occasion, influenced modern society.
Birini öldürmek istiyorum.
- I want to kill someone.
Beni öldürmekle tehdit ettiler bu yüzden cüzdanımı onlara verdim.
- They threatened to kill me so I gave them up my wallet.
Beni öldürmekle tehdit ettiler bu yüzden cüzdanımı onlara verdim.
- They threatened to kill me so I gave them up my wallet.
Mutsuz oldum fakat kendimi öldürmedim.
- I'd be unhappy, but I wouldn't kill myself.
Olduğun yerde kal yoksa seni öldürürüm.
- Stand where you are or I'll kill you.
Tom'un kendini öldürmeyi düşündüğüne dair kesinlikle fikrim yoktu.
- I certainly had no idea Tom was thinking about killing himself.
Kesinlikle öldürüleceğimizi düşündüm.
- I thought for sure we'd be killed.
Bana ağrıyı kesecek bir şey verebilir misin?
- Can you give me something to kill the pain?
Dima bir gecede 25 adamla yattı ve sonra onları öldürdü.
- Dima slept with 25 men in one night and then killed them.
Bugün Almanya'da, Pazartesi günü kundaklamada üç Türk'ün öldürüldüğü Hamburg'un yakınında bir yer de dahil birçok şehirde şiddet karşıtı mitingler gerçekleşti.
- In Germany today, anti-violence rallies took place in several cities, including one near Hamburg where three Turks were killed in an arson attack on Monday.
Ağrıyı dindirmek için biraz ilaca ihtiyacım var.
- I need some medicine to kill the pain.
Ağrıyı kesmek için biraz ilaca ihtiyacım var.
- I need some medicine to kill the pain.
He made a killing on the stock market.
This work is killing me.
My parents are going to kill me!.
You don't ever want to get rabies. The doctor will have to give you multiple shots and they really kill.
That joke always kills me.
The fox dragged its kill back to its den.
I'm just doing this to kill time.
Look at the amount of destruction to the enemy base. We pretty much killed their ability to retaliate anymore.
It kills me to learn how many poor people are practically starving in this country and yet rich moguls spend such outrageous amounts on useless luxuries.
The team had absolutely killed their traditional rivals, and the local sports bars were raucous with celebrations.
There is conclusive evidence that smoking kills.
Danny Boyle's critical darling 'Slumdog Millionaire' has made a killing at the box office and is now being lavished with awards.
By grounding to the shortstop, the twin killing ended the inning.
... week, two videos a week, killing myself over it. ...
... killing regional and small banks. They're getting hurt. ...