Beni öldürmekle tehdit ettiler bu yüzden cüzdanımı onlara verdim.
- They threatened to kill me so I gave them up my wallet.
Birini öldürmek istiyorum.
- I want to kill someone.
O, kendini öldürmeye çalıştı fakat o başarısızlıkla sonuçlandı.
- He tried to kill himself but it ended in failure.
Silahlar insanları öldürmez. İnsanlar insanları öldürür.
- Guns don't kill people. People kill people.
Dilini tut, yoksa öldürüleceksin.
- Hold your tongue, or you'll be killed.
Tom'un Mary'nin bir seri katil olduğuna dair hiçbir fikri yoktu.
- Tom had no idea that Mary was a serial killer.
Lütfen bana ağrı kesecek bir şey ver.
- Please give me something to kill the pain.
Bana ağrıyı kesecek bir şey verebilir misin?
- Can you give me something to kill the pain?
Mutsuz oldum fakat kendimi öldürmedim.
- I'd be unhappy, but I wouldn't kill myself.
Bugün Almanya'da, Pazartesi günü kundaklamada üç Türk'ün öldürüldüğü Hamburg'un yakınında bir yer de dahil birçok şehirde şiddet karşıtı mitingler gerçekleşti.
- In Germany today, anti-violence rallies took place in several cities, including one near Hamburg where three Turks were killed in an arson attack on Monday.
Ağrıyı dindirmek için biraz ilaca ihtiyacım var.
- I need some medicine to kill the pain.
Ağrıyı kesmek için biraz ilaca ihtiyacım var.
- I need some medicine to kill the pain.
Bir adam karısını öldürmekle suçlandı.
- A man was accused of killing his wife.
Sen hiç kendini öldürmeyi düşündün mü? Hayır ben kendi hayatına son verecek bir kişi değilim.
- Have you ever thought of killing yourself? No, I'm not a person who would end their own life.
Biz vakit öldürmek için parkta gezdik.
- We walked about in the park to kill time.
Vakit öldürmek için kitap okurum.
- I read books to kill time.
Vakit geçirmek için kart oynadık.
- We played cards to kill time.
Ben zaman öldürmek için bakıyordum.
- I was looking to kill time.
Ben zaman öldürmek için bir dergi okudum.
- I read a magazine to kill time.
Polis cinayetlerin bulunduğu yere yakın bir çöp kutusunda ezilmiş iki cep telefonu buldu ve onların içerdikleri veriyi kullanmaya çalışıyor.
- The police found two crushed mobile phones in a trash can near the site of the killings and are attempting to exploit the data contained in them.
Tom cinayetle herhangi bir ilgisi olduğunu yalanladı.
- Tom denied any involvement in the killing.
Bu bir ölüm makinesi.
- This is a killing machine.
Ayı sansarı zayıf ve hasta hayvanları öldürerek doğanın temizlik ekibini oluşturuyor.
- Wolverines make up nature's clean-up crew, killing weak and sick animals.
Bir adam karısını öldürmekle suçlandı.
- A man was accused of killing his wife.
Adam onu öldürmek niyeti ile ona saldırdı.
- The man attacked her with the intention of killing her.
Borsada yatırım yaparak bir vurgun yaptı.
- He made a killing by investing in the stock market.
Tom Mary'yi öldürdüğünü itiraf etti.
- Tom admitted to killing Mary.
Tom Mary'yi öldürdüğünü itiraf etti.
- Tom confessed to killing Mary.
Dima bir gecede 25 adamla yattı ve sonra onları öldürdü.
- Dima slept with 25 men in one night and then killed them.
Onlar Güneş Tanrısı'nı mutlu etmek için her gün bir lama öldürdü.
- Every day they killed a llama to make the Sun God happy.
Nasıl zaman öldüreceğimiz hakkında düşünüyorken, zaman bizi öldürür.
- While we're thinking about how to kill time, time kills us.
Yarım-doktor seni ve yarım-din alimi inancını öldürür.
- A half-doctor kills you and a half-religious scholar kills your belief.
Seller, şiddetli rüzgar fırtınaları, kuraklıklar, öldürücü donlar ve hava kirliliği sorunları hepsi,ara sıra, modern toplumu etkilenmiştir.
- Floods, violent wind storms, droughts, killing frosts, and the problems of air pollution have all, on occasion, influenced modern society.
My parents are going to kill me!.
You don't ever want to get rabies. The doctor will have to give you multiple shots and they really kill.
That joke always kills me.
The fox dragged its kill back to its den.
I'm just doing this to kill time.
Look at the amount of destruction to the enemy base. We pretty much killed their ability to retaliate anymore.
It kills me to learn how many poor people are practically starving in this country and yet rich moguls spend such outrageous amounts on useless luxuries.
The team had absolutely killed their traditional rivals, and the local sports bars were raucous with celebrations.
There is conclusive evidence that smoking kills.
He killed the engine and turned off the headlights, but remained in the car, waiting.
The news that a hurricane had destroyed our beach house killed our plans to sell it.
The hunter delivered the kill with a pistol shot to the head.
The assassin liked to make a clean kill, and thus favored small arms over explosives.
The writers are killing off lots of people in the soap opera.
I know you won't like this news, but please don't kill the messenger.
What about her? She killed the rabbit..
She had nothing better to do, so she went to the bowling alley to kill time.
Biking to work kills two birds with one stone. It saves money travelling and will help to lose weight.
If you go hunting and want to bring something back to eat, you have to be in for the kill.
After bashing up his victim, the murderer went in for the kill.
He made a killing on the stock market.
The lasting frost winter-killed more critters then all predation.
Frank and John have been quarreling for a long time and tonight they are having a fight. Bill says he wants to be in at the kill, because he is Frank's friend.
... as individuals. You raise taxes and you kill jobs. That's why the National Federation of ...
... I don't kill bugs i've a pest control specialists ...