kilitlenmiş

listen to the pronunciation of kilitlenmiş
Turkish - English
locked
(Bilgisayar) lockout
kilitle
(Bilgisayar) lockout
kilitle
{f} locked

Really? I had locked it up before I went out. - Gerçekten mi? Ben gitmeden önce onu kilitlemiştim.

I locked the door, in case someone tried to get in. - Birisi içeri girmeye çalışır diye kapıyı kilitledim.

kilitle
{f} interlock
kilitle
{f} locking

Locking all the doors, I went to bed. - Bütün kapıları kilitledim, yatmaya gittim.

The locking mechanism has jammed. - Kilitleme mekanizması sıkıştı.

kilitle
{f} hasp
kilitle
{f} lock

I locked the door, in case someone tried to get in. - Birisi içeri girmeye çalışır diye kapıyı kilitledim.

He forgot to lock the door. - O, kapıyı kilitlemeyi unuttu.

kilitle
ratchet
salt kilitlenmiş dosya
exclusively locked file
Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) MAHTUM
(Osmanlı Dönemi) MEKFUF
kilitli