He ran so fast that we couldn't catch up with him.
- O kadar hızlı koştu ki ona yetişemedik.
Tom was walking so fast that we couldn't catch up with him.
- Tom o kadar hızlı yürüyüyordu ki ona yetişemedik.
I regret to say that he is ill in bed.
- Ne yazık ki o yatakta hastaydı.
That was so good a book that I read it three times.
- O kadar iyi bir kitap ki onu üç kez okudum.
She sang a song, the title of which I did not know.
- O bir şarkı söyledi, ki onun adını bilmiyordum.
Pride tends to develop into hubris, which is close kin to madness.
- Gurur, kibre dönme eğilimindedir; ki o da deliliğin yakın akrabasıdır.