kez

listen to the pronunciation of kez
Turkish - English
times

How many times a day does that bus run? - O otobüs günde kaç kez çalışır?

How many times does the bus run each day? - Otobüs her gün kaç kez çalışır?

time: bu kez this time. üç kez three times
time defa, kere, sefer
of times
bir kez daha
once more

Explain it once more, Jerry. - Onu bir kez daha açıkla, Jerry.

Try doing it once more. - Onu bir kez daha yapmayı dene.

bir kez
once

Stir once every fifteen minutes. - Her on beş dakikada bir kez karıştırın.

When he was a student, he went to the disco only once. - Öğrenci olduğu zamanlar diskoya sadece bir kez gitti.

bu kez
this time

This time I'll try it. - Bu kez onu deneyeceğim.

I don't know if we can help Tom this time. - Bu kez Tom'a yardım edip edemeyeceğimizi bilmiyorum.

bir kez daha
once again

France and Britain were at war once again. - Fransa ve İngiltere bir kez daha savaştaydı.

Let's try once again. - Bir kez daha deneyelim.

iki kez
twice

German classes are held twice a week - on Mondays and Wednesdays. - Almanca dersleri haftada iki kez yapılmaktadır- Pazartesi ve Çarşamba günleri.

I've climbed Mt. Fuji twice. - Ben iki kez Mt. Fuji'ye tırmandım.

ayda iki kez
bimonthly
bir kez
one time

I have only done this one time before. - Bunu daha önce sadece bir kez yaptım.

I have been to Kyoto one time. - Bir kez Kyoto'da bulundum.

ilk kez
first

He went to Paris for the first time. - Paris'e ilk kez gitti.

I saw a movie for the first time in two years. - İki yılda ilk kez bir film izledim.

çoğu kez/zaman
usually
bir kez
ever

They go to watch a play once every month. - Onlar her ay bir kez maç izlemeye giderler.

We go to the theater once every two weeks. - Biz her iki haftada bir kez tiyatroya gideriz.

bir kez
e'er
bir kez daha
one more time

Let's try one more time. - Bir kez daha deneyelim.

Open your mouth one more time and I will beat you up! - Ağzını bir kez daha açarsan seni pataklayacağım!

bir kez daha
(deyim) once and again
bir kez daha
on one occasion
bir kez sor
(Bilgisayar) ask once
bir kez yumurtlayan
(Denizbilim) semelparous
bir kez çalıştır
(Bilgisayar) run once
birçok kez
several times

Tom has been arrested several times. - Tom birçok kez tutuklandı.

The telephone rang several times. - Telefon birçok kez çaldı.

bu kez
in the present instance
bu kez
this once

I will side with you just this once. - Sadece bu kez yanında olacağım.

en az bir kez
at least one time
ilk kez
first-time

Tom's a first-time offender. - Tom bir ilk kez yakalanan.

ilk kez
for the first time

Two weeks ago, I visited Disneyland for the first time. - İki hafta önce, ilk kez Disneyland ziyaret ettim.

He went to Paris for the first time. - Paris'e ilk kez gitti.

11 kez
eleven times
11. kez
eleventh time
11. kez
11th time
11. kez
for the eleventh time
16 kez
16 times
dört kez
four times
ayda iki kez
semimonthly
bir iki kez
once or twice
bir kez
for once

For once in my life, I'd like to do something right. - Hayatımda bir kez, doğru bir şey yapmak istiyorum.

Why can't you be nice to me for once? - Neden bir kez olsun bana karşı kibar olamıyorsun?

bir kez daha
once more, yet again, once again
bir kez daha bölmek
subdivide
bir kez olarak
for this once
bir kez parlayıp sönen
(deyim) a flash in the pan
bir kez tara
(Bilgisayar) scan once
bir kez yanıp sön
(Bilgisayar) flash once
birçok kez
many times

You can not appreciate the poem until you have read it many times. - Birçok kez okuyuncaya kadar şiiri kavrayamazsın.

He looked back at us many times and walked away. - O birçok kez bize doğru baktı ve uzaklaştı.

birçok kez
numbers of times
birçok kez
plenty of times

Tom has done that plenty of times. - Tom onu birçok kez yaptı.

That's happened to me plenty of times. - Bu birçok kez başıma geldi.

haftada iki kez
biweekly
haftada iki kez
semiweekly
haftada iki kez olan
biweekly
haftada iki kez olan
semiweekly
haftada iki kez çıkan yayın
semiweekly
hepsini bir kez dene
(Bilgisayar) round robin
hepsini birer kez dene
(Bilgisayar) round robin
iki kez
twice as

Tom drank twice as much beer as Mary did. - Tom Mary'nin içtiği kadar çok birayı iki kez içti.

iki kez
two times

Although I had taken two pills two times, my headache did not go away. - İki kez iki hap almama rağmen, baş ağrım hâlâ geçmedi.

I have to change buses two times. - İki kez otobüs değiştirmek zorundayım.

iki kez kontrol etme
double check
iki kez oy veren kimse
repeater
ikinci kez evlenen insanlar
remarried people
ikinci kez evlenen kimse
digamist
ikinci kez evlenmiş
married for the second time
ikinci kez gebe kalan kadın
(Tıp) secundigravida
ilk kez kırpılan koyun
shearling
kimi kez
sometimes
on kez
deca
on kez tekrarlanan rakam
decuple
sekiz kez kaplanmış
eightyfold
son kez
last

I don't remember the last time I climbed a tree. - Son kez bir ağaca ne zaman tırmandığımı hatırlamıyorum.

He has done better than last time. - O, son kez yaptığından daha iyi yaptı.

son kez
for the last time

I saw her for the last time. - Ben onu son kez gördüm.

On June 21st, 1974, José had breakfast with Liliana for the last time. - 21 Haziran, 1974'te Jose son kez Liliana ile birlikte kahvaltı yaptı.

sosyeteye ilk kez takdim edilen genç kız
deb
sosyeteye ilk kez tanıtılan delikanlı
debutant
sosyeteye ilk kez tanıtılan genç kız
debutante
çok kere/kez
1. often, frequently. 2. many times
çok kez
heaps of times
çoğu kez
dozen of times
çoğu kez
many times
çoğu kez
mostly, mostly
English - English
A diminutive of the female given name Kerry

She doesn't like the way he orders Kerry around either. 'Kez'll make ya one,' he'd said automatically when Madeline said she'd love a nice cup of tea.

kez
History
Favorites