Anahtarlarımı masanın üstüne bıraktım. Onları bana getirir misin?
- I left my keys on the table. Could you bring them to me?
Tom anahtarlarını bulduğu için şanşlı.
- Tom was lucky to find his keys.
Başarının anahtarı olan dürüstlük söylenilmediği taktirde sürer
- It goes without saying that honesty is the key to success.
Kaç tane anahtar? Pepperberg sordu.
- How many keys? asked Pepperberg.
Tom bilgisayar klavyesindeki bir tuşa bastı.
- Tom pressed a key on the computer keyboard.
Onlar tuşları aşağı yukarı hareket ettirdiler.
- They moved up and down the keys.
O perdede bu şarkıyı söylemek benim için zor olacak.
- It'll be difficult for me to sing this song in that key.
Bu şarkıyı o perdede söyleyemem.
- I can't sing this song in that key.
Tom anahtarı cebine koydu.
- Tom put the key in his pocket.
Anahtarımı yolda iken kaybetmiş olmalıyım.
- I must have lost my key along the way.
Başarının anahtarı olan dürüstlük söylenilmediği taktirde sürer
- It goes without saying that honesty is the key to success.
Kendine güven başarının anahtarıdır.
- Self confidence is the key to success.
Ne yaptığına dikkat etmek başarmak için en önemli anahtarlardan biridir.
- Paying attention to what you are doing is one of the most important keys to success.
Sözde herhangi bir dilin hakimiyetinin anahtarı, kelimeleri ve dilbilgisini bağlama yoluyla hayata geçirmektir.
- The key to the so-called mastery of any language is bringing the words and grammar to life through context.
Bir dil milyonların anahtarıdır.
- A language is a key to the heart of millions.
O anahtar bu çekmeceyi açar mı?
- Will that key unlock this drawer?
Bu anahtar neyi açar?
- What does this key unlock?
Kapıyı kilitlemek istedim ama anahtarı kaybettim.
- I wanted to lock the door, but I'd lost the key.
Belediye başkanı ona şehrin anahtarını sundu.
- The mayor presented him with the key to the city.
Araba anahtarlarımı unuttum.
- I have left my car keys behind.
Tom kapıyı kilitleyemedi, çünkü yanlış anahtarı almıştı.
- Tom couldn't unlock the door because he had the wrong key.
Tom arabasındaki anahtarları kilitledi.
- Tom locked his keys in his car.
This fortress, from its strong position, was considered as one of the keys to the kingdom, and had belonged to the Earl of March, a disappointed candidate for the crown, who had now attached himself to the banner of England.
The American Heart Association has prepared their own guide to classification and, keying it with the Standard Nomenclature of Diseases, have done much to encourage a concise yet complete diagnosis.
He is the key witness.
Indicate the comparative value of each heading by keying it with a number in pencil, in the left margin, as follows:.
He shoots from the top of the key.
the key to winning this game.
He keyed the car that had taken his parking spot.
The key says that A stands for the accounting department.
the key of B-flat major.
Our instructor told us to key in our user IDs.
... and unless your bootloader appears in that list-- is signed by one of those signing keys, ...
... WE CAN'T. YOU GAVE THE KEYS TO MILTON. ...