kesinlikle!

listen to the pronunciation of kesinlikle!
Turkish - English
definitely

Tom says that Mary definitely won't accept the job. - Tom Mary'nin kesinlikle işi kabul etmeyeceğini söylüyor.

Tom should definitely ask for Mary's opinion. - Tom kesinlikle Mary'nin fikrini sormalıdır.

certainly

Prime Minister Koizumi is certainly not a cold-blooded man. - Başbakan Koizumi kesinlikle soğukkanlı bir insan değildir.

He is certainly not without courage. - O, kesinlikle cesaretsiz değildir.

absolutely

I thought a bunch of people would go water skiing with us, but absolutely no one else showed up. - Bir grup insanın bizimle birlikte su kayağına gideceğini düşünmüştüm. Fakat kesinlikle başka hiç kimse gelmedi.

It is absolutely impossible to do so. - Öyle yapmak kesinlikle imkansızdır.

exactly

That's exactly what Tom was afraid of. - Bu Tom'un kesinlikle korktuğu şey.

I can't exactly tell Tom that. - Onu Tom'a kesinlikle söyleyemem.

precisely

He is precisely the man we're looking for. - O kesinlikle aradığımız adam.

That's precisely why I need to meet Tom. - Tom'la tanışmak istememin nedeni kesinlikle bu.

certainly, definitely, clearly, surely, absolutely, for certain, without fail; not on any account, on no account
strictly

Smoking is strictly prohibited. - Sigara içmek kesinlikle yasaktır.

This is strictly between us. - Bu kesinlikle aramızdadır.

really

I really want another chance. - Ben kesinlikle bir şans daha istiyorum.

It's not really my cup of tea. - Kesinlikle bana göre değil.

for certain
definitively
you bet
decidedly

The atmosphere in the room was decidedly frosty. - Odadaki atmosfer kesinlikle soğuktu.

by no means

Translation is by no means easy. - Çeviri kesinlikle kolay değil.

It's by no means impossible to earn one million yen a month. - Ayda bir milyon yen kazanmak kesinlikle olanaksızdır.

doubtless
(Politika, Siyaset) decisively
on no account
not on your life
ywis
undoubtedly
precise

That's precisely why I need to meet Tom. - Tom'la tanışmak istememin nedeni kesinlikle bu.

He is precisely the man we're looking for. - O kesinlikle aradığımız adam.

in no way
not on any account
(deyim) far and away
for good
(Konuşma Dili) all right
(Ticaret) upon no account
easily
flatly

She flatly refused to let him in. - Onun içeri girmesine kesinlikle izin vermedi.

His secretary flatly denied leaking any confidential information. - Onun sekreteri, gizli bilgiyi sızdırmayı kesinlikle reddetti.

surely
sure

It's great! You'll laugh for sure. - O harika! Kesinlikle güleceksiniz.

Among the five of us, he's surely the one who can speak the most languages. - Beşimizin arasında, en fazla dil konuşabilen kişi kesinlikle odur.

by no manner of means
clearly
damn well
bound to

He is bound to pass the test. - O kesinlikle sınavı geçecek.

Tom is bound to lose the race. - Tom kesinlikle yarışı kaybedecek.

bloody well
roundly
make sure of
not in the slightest
rightly
without question
definatly
defınıtely
definately
by no means, in no way, no way, absolutely not
emphatically
blankly
very definitely, most certainly; very clearly, unequivocally, in no uncertain terms
nohow
declaredly
not by a fraction
of a surety
expressly
assuredly
dogmatically
kesinlikle!
Favorites