Tom says that Mary definitely wanted to go with us, so we should wait.
- Tom Mary'nin kesinlikle bizimle birlikte gitmek istediğini söylüyor, bu yüzden beklemeliyiz.
Tom says that Mary definitely won't accept the job.
- Tom Mary'nin kesinlikle işi kabul etmeyeceğini söylüyor.
If you’ve only slept for three hours, you certainly won’t do well in the exam.
- Sadece üç saat uyuduysan, kesinlikle sınavda iyi yapmayacaksın.
Prime Minister Koizumi is certainly not a cold-blooded man.
- Başbakan Koizumi kesinlikle soğukkanlı bir insan değildir.
I agree with you absolutely.
- Ben kesinlikle size katılıyorum.
I looked down and had absolutely nothing to say.
- Aşağı baktım ve kesinlikle söyleyecek hiçbir şeyim yoktu.
You're going to do exactly as I tell you.
- Kesinlikle sana söylediğim gibi yapacaksın.
That's exactly what Tom was afraid of.
- Bu Tom'un kesinlikle korktuğu şey.
Smoking is strictly forbidden.
- Sigara içmek kesinlikle yasaktır.
This is strictly between us.
- Bu kesinlikle aramızdadır.
He is precisely the man we're looking for.
- O kesinlikle aradığımız adam.
That's precisely why I need to meet Tom.
- Tom'la tanışmak istememin nedeni kesinlikle bu.
He is precisely the man we're looking for.
- O kesinlikle aradığımız adam.
That's precisely why I need to meet Tom.
- Tom'la tanışmak istememin nedeni kesinlikle bu.
She flatly refused to let him in.
- Onun içeri girmesine kesinlikle izin vermedi.
His secretary flatly denied leaking any confidential information.
- Onun sekreteri, gizli bilgiyi sızdırmayı kesinlikle reddetti.
The atmosphere in the room was decidedly frosty.
- Odadaki atmosfer kesinlikle soğuktu.
This is by no means easy reading.
- Bu kesinlikle kolay okunmuyor.
It's by no means impossible to earn one million yen a month.
- Ayda bir milyon yen kazanmak kesinlikle olanaksızdır.
I can't really be certain that Tom didn't take the money.
- Tom'un parayı almadığından kesinlikle emin olamam.
I really want another chance.
- Ben kesinlikle bir şans daha istiyorum.
Esperanto is surely an enormous waste of time!
- Esperanto kesinlikle çok büyük bir zaman kaybı!
The day will surely come when your dream will come true.
- Hayalinin gerçekleşeceği gün kesinlikle gelecek.
You are bound to fail unless you study harder.
- Daha çok çalışmazsan, kesinlikle başarısız olursun.
Tom is bound to lose the race.
- Tom kesinlikle yarışı kaybedecek.