Please give me something to kill the pain.
- Lütfen bana ağrı kesecek bir şey ver.
Can you give me something to kill the pain?
- Bana ağrıyı kesecek bir şey verebilir misin?
Tom cut down a tree in his yard.
- Tom bahçesindeki bir ağacı kesti.
After his heart attack, Jim had to cut down on his sugar intake.
- Jim kalp krizinden sonra, şeker alımını kesmek zorunda kaldı.
Please don't cut in while I'm talking with him.
- Onunla konuşurken lütfen sözümü kesmeyin.
While I was talking on the telephone with John, the operator cut in.
- Ben John ile telefonda konuşurken, operatör kesti.
Tom hacked Mary's leg off with a rusty machete.
- Tom paslı bir pala ile Mary'nin bacağını kesti.
I cut myself with a hacksaw.
- Bir demir testeresi ile kendim kestim.
The scissors won't cut anything.
- Makas bir şey kesmez.
If you cut the tail off of a lizard, it will grow back.
- Bir kertenkelenin kuyruğunu kesersen, o tekrar uzar.
If you're not out of the shower in five minutes, I'm cutting the hot water!
- Beş dakika içinde duştan çıkmazsan, sıcak suyu kesiyorum!
Why did you tear the cloth instead of cutting it with scissors?
- Makasla kesmek yerine kumaşı niçin yırtıyorsun?
You should cut off your connections with that group.
- O grupla bağlantıları kesmelisin.
Upon the day appointed for their execution she cut off her hair and dressed herself as if going to a fete.
- Onların idamı için belirlenen günde, o sanki şölene gidiyormuş gibi saçını kesti ve giyinip kuşandı.
The tip of the knife is sharp.
- Bıçağın ucu keskindir.
He cut his finger with the knife.
- O, bıçakla parmağını kesti.
He's always breaking into our conversation.
- Her zaman konuşmamızı kesiyor.
The thief cut the telephone lines before breaking into the house.
- Eve girmeden önce, hırsız telefon hatlarını kesmiş.
I had to amputate Tom's leg.
- Tom'un bacağını kesmek zorunda kaldım.
Tom's arm must be amputated.
- Tom'un kolu kesilmeli.
Stop acting like this Tom! I'm tired of this nonsense! Just have done with it already!
- Böyle davranmayı kes Tom! Bıktım bu saçmalıktan! Bırak bu işleri artık!
What you have done is absolutely inexcusable.
- Yaptığın şey kesinlikle affedilmez.
The police think that Tom was stabbed before his throat was slit.
- Polisler onun gırtlağı kesilmeden önce, Tom'un bıçaklandığını düşünmektedir.
Tom slit open the envelope.
- Tom zarfı keserek açtı.
You're not a child anymore so cut it out!
- Artık bir çocuk değilsin bu yüzden kes artık.