kesene

listen to the pronunciation of kesene
Turkish - English

Definition of kesene in Turkish English dictionary

kes
{f} hewed
kes
plimsoll
kes
sneaker
kes
(Bilgisayar) kill

Can you give me something to kill the pain? - Bana ağrıyı kesecek bir şey verebilir misin?

Please give me something to kill the pain. - Lütfen bana ağrı kesecek bir şey ver.

kes
cut down

After his heart attack, Jim had to cut down on his sugar intake. - Jim kalp krizinden sonra, şeker alımını kesmek zorunda kaldı.

Are you going to cut down all the trees here? - Buradaki tüm ağaçları kesecek misin?

kes
truncate
kes
cut in

Don't cut in while we're talking. - Biz konuşuyorken kesme.

The truck cut in front of my car. - Kamyon arabamın önünü kesti.

kes
hew
kes
{f} hack

Tom hacked Mary's arm off with a sword. - Tom Mary'nin kolunu bir kılıçla kesti.

I cut myself with a hacksaw. - Bir demir testeresi ile kendim kestim.

kes
cutoff
kes
{f} cut

The scissors won't cut anything. - Makas bir şey kesmez.

If you cut the tail off of a lizard, it will grow back. - Bir kertenkelenin kuyruğunu kesersen, o tekrar uzar.

kes
{f} cutting

After cutting habanero peppers, be careful not to rub your eyes. - Habanero biberlerini kestikten sonra gözlerini ovalamamak için dikkatli ol.

Why did you tear the cloth instead of cutting it with scissors? - Makasla kesmek yerine kumaşı niçin yırtıyorsun?

kes
{f} hewn
kes
cut the cackle
kes
cut off

Tom has been running around the office like a chicken with its head cut off. - Tom ofisin etrafında kafası kesilmiş bir tavuk gibi koşuyordu.

You should cut off your connections with that group. - O grupla bağlantıları kesmelisin.

kes
{f} excise
kes
{f} shear
kes
{f} knife

The tip of the knife blade is sharp. - Bıçak ağzının ucu keskindir.

He cut his finger with the knife. - O, bıçakla parmağını kesti.

kes
{f} rip
kes
{f} shorn
kes
break

The thief cut the telephone lines before breaking into the house. - Eve girmeden önce, hırsız telefon hatlarını kesmiş.

He's always breaking into our conversation. - Her zaman konuşmamızı kesiyor.

kes
amputate

Tom had one of his legs amputated. - Tom bacaklarından birini kestirdi.

People with amputated limbs continue to feel them as if they were still there. - Kesilmiş uzuvları olan insanlar onları hâlâ orada gibi hissetmeye devam ediyor.

kes
curtail
kes
gym boot, sneaker
kes
less of that
kes
cut it out!
kes
have done

Stop acting like this Tom! I'm tired of this nonsense! Just have done with it already! - Böyle davranmayı kes Tom! Bıktım bu saçmalıktan! Bırak bu işleri artık!

What you have done is absolutely inexcusable. - Yaptığın şey kesinlikle affedilmez.

kes
dry up
kes
basketball shoe, (high-topped) sneaker
kes
cut#off
kes
exscind
kes
lance
kes
trephine
kes
shutt#off
kes
slit

The police think that Tom was stabbed before his throat was slit. - Polisler onun gırtlağı kesilmeden önce, Tom'un bıçaklandığını düşünmektedir.

Tom and his buddies slit the throats of eleven men and women. - Tom ve onun arkadaşları on bir erkek ve kadının boğazlarını kesti.

kes
trepan
kes
shutt off
kes
gash
kes
cut it out

You're not a child anymore so cut it out! - Artık bir çocuk değilsin bu yüzden kes artık.

kes
heckle
kes
resect
English - English

Definition of kesene in English English dictionary

kes
the kestrel
Kes
kes
kes
Uncut hair, one of the five physical symbols that a Khalsa Sikh must have It is a symbol of spirituality
kes
The ISO 4217 currency code for the Kenyan Shilling
kes
Unshorn Hair
kesene
Favorites