Bizim öğretim yöntemlerini güncelleştirmek zorundayız.
- We have to update our teaching methods.
Tom uzun bir süre bilgisayarındaki antivirüs yazılımını güncellemedi.
- Tom hasn't updated the antivirus software on his computer in a long time.
Onların sistemlerini güncellemelerine acil bir ihtiyaç var.
- There is an urgent need for them to update their system.
Bu konuda herhangi bir güncelleme var mı?
- Are there any updates on this issue?
Onun yemek kitabının güncelleştirilmiş sürümünü tercih ederim.
- I prefer the updated version of his cookbook.
Güncelleştirme için teşekkür ederim.
- Thank you for the update.
O bir yazılım güncelleştirmesi indirdi.
- He downloaded a software update.
Sen bile aygıt yazılımını güncelleştirmedin.
- You haven't even updated the firmware?
Ben şu anda bir güncelleştirme olup olmadığını görmek için kontrol ediyorum.
- I'm checking to see if there is an update right now.