I'm ecstatic about it.
- Ben onun hakkında kendinden geçmişim.
The little boy was ecstatic.
- Küçük çocuk kendinden geçmişti.
Tom was only gone for fifteen minutes.
- Tom sadece on beş dakika kendinden geçmişti.
Mary asked Tom to open the wine bottle and then kissed him while he was distracted.
- Mary Tom'dan şarap şişesini açmasını istedi ve sonra kendinden geçmişken onu öptü.
You seem distracted today.
- Bugün kendinden geçmiş görünüyorsun.