I said that to myself.
- Onu kendi kendime söyledim.
Where was I when I needed myself most?
- Kendime en çok ihtiyacım olduğunda neredeydim?
I am not myself today.
I taught myself.
Later I realized that the ignorant man that day was not the chief but myself.
This is a picture of her own painting.
- Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.
It is rather ridiculous that, in some countries, a person cannot even release their own work into the public domain.
- Bazı ülkelerde, birinin kendi işini bile kamuya bırakamaması oldukça saçmadır.
Is it possible to pass the tax accountant exam by self study?
- Kendi kendine çalışma ile, vergi muhasebecisi sınavını geçmek mümkün mü?
Tom doesn't seem to have any self-confidence.
- Tom kendine güveni var gibi görünmüyor.
I said that to myself.
- Onu kendi kendime söyledim.
I'm talking to myself.
- Kendi kendime konuşuyorum.
I'm too scared to go there by myself.
- Kendi kendime oraya gitmekten çok korkuyorum.
I couldn't have done it by myself.
- Bunu kendi kendime yapamazdım.
I finished the job on my own.
- İşi kendi kendime bitirdim.
Tom and Mary spoke in their respective languages.
- Tom ve Mary kendi dillerinde konuştu.
Both Fadil and Layla continued to climb their respective career ladders.
- Hem Fadıl hem de Leyla, kendi kariyer merdivenlerini tırmanmaya devam ettiler.
One ought to be true to oneself.
- İnsan kendine karşı dürüst olmalı.
The most valuable skill one can acquire is the ability to think for oneself.
- Bir kişinin kazanabileceği en değerli beceri, kendini düşünebilme yeteneğidir.
She always comforted herself with music when she was lonely.
- O yalnızken kendini her zaman müzikle rahatlattı.
She said NO to herself. She said YES aloud.
- Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.
He said NO to himself. He said YES aloud.
- Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.
He said NO to himself. He said YES aloud.
- O kendi kendineHAYIRdedi.Yüksek sesle EVET dedi.
After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.
- Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.
Every fox praises its tail.
- Herkes kendi yaptığıyla övünür.
No definition of poetry is adequate unless it be poetry itself.
- Onun kendisi şiir olmadıkça, şiirle ilgili hiçbir tanım yeterli değildir.
America fancies itself the world's freest nation.
- Amerika, kendisinin dünyanın en özgür ülkesi olduğundan hoşlanıyor.
It happens automatically.
- Bu kendiliğinden olur.
Crises do not automatically produce the right recipes against them.
- Krizler kendilerine karşı doğru tarifleri otomatik olarak üretmez.
He said NO to himself. He said YES aloud.
- Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.
He gathered his children around him.
- O, çocuklarını kendi etrafına topladı.
Worse than a simple fool is a fool believing himself intelligent.
- Kendini zeki sanan bir aptal, basit bir aptaldan daha kötüdür.
Why? That was the simple question everyone was asking themselves.
- Neden? O herkesin kendine sorduğu basit soruydu.
The girl fainted, but she came to when we threw water on her face.
- Kız bayıldı, fakat biz onun yüzüne su döktüğümüzde o kendine geldi.
This is a picture of her own painting.
- Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.
John helped himself to several pieces of pie without asking.
- John sormadan birkaç adet pastayı kendisi aldı.
Several young engineers were employed and were devoted to developing a new computer.
- Birçok genç mühendis istihdam edildi ve onlar kendilerini yeni bir bilgisayar geliştirmek için adadılar.
If God doesn't exist in our world, then I will create God with my own hands.
- Tanrı dünyamızda yoksa, öyleyse Tanrı'yı kendi ellerimle yaratacağım.
This is a picture of my own painting.
- Bu kendi yaptığım bir resimdir.
I hope to own my own house someday.
- Bir gün kendi evime sahip olmayı umuyorum.