kemersiz

listen to the pronunciation of kemersiz
Turkish - English
without a belt; without a vault, trabeated
trabeated
without a vault
without a belt
kemer
{i} arch

A rainbow is a seven-colour arch in the sky. - Bir gökkuşağı gökyüzünde yedi renkli kemerdir.

There is a huge arch over the road. - Yolda büyük bir kemer var.

kemer
belt

Fasten your seat belt. - Emniyet kemerini bağla.

Fasten your seat belt, please. - Emniyet kemerini tak, lütfen.

kemer
belt, girdle; (giyside) waist; arch, vault; anat arch; anticline; safety belt, seat belt emniyet kemeri
kemer
waist

She is wearing a leather belt around her waist. - Beline deri kemer takıyor.

Tom put the gun back in his waistband. - Tom silahını kemerine geri koydu.

kemer
{i} band
kemer
safety belt

You must fasten your safety belts in a plane. - Bir uçakta emniyet kemerlerini bağlamalısın.

We always had to put on a safety belt in case we had an accident. - Kaza geçirme ihtimaline karşın biz her zaman bir emniyet kemeri takmak zorundaydık.

kemer
barrel vault
kemer
(Askeri) wale
kemer
(Arkeoloji) bow
kemer
girdler
kemer
seat belt

People who drive cars should wear seat belts. - Araba kullanan insanlar emniyet kemeri takmalılar.

Fasten your seat belt, please. - Emniyet kemerini tak, lütfen.

kemer
roof bar
kemer
kummerbund
kemer
soffit
kemer
girdle
kemer
vaulting
kemer
cincture
kemer
waistband

Tom put the gun back in his waistband. - Tom silahını kemerine geri koydu.

kemer
cove
kemer
arch. arch
kemer
(Anatomi) arch
kemer
Roman, somewhat aquiline (nose)
kemer
waist (of a garment)
kemer
cummerbund
kemer
fascia
kemer
strap
kemer
archway
kemer
money belt
kemer
tawse
kemer
baldric
kemer
cestus
kemer
ceinture
Turkish - Turkish
Kemeri olmayan
KEMER
(Osmanlı Dönemi) Bele bağlanan kuşak
KEMER
(Osmanlı Dönemi) f. Yay gibi eğik olan yapı
KEMER
(Osmanlı Dönemi) İç çamaşırın bele rastlayan kısmı
Kemer
(Osmanlı Dönemi) BAM
Kemer
(Osmanlı Dönemi) PALAHENG
kemer
Aydın'ın Nazilli ilçesinde bir baraj
kemer
Bele dolayarak toka ile tutturulan, kumaş, deri veya metalden yapılan bel bağı: "Nihat elinde tuttuğu kemeri denize fırlatıp attı."- P. Safa
kemer
Özellikle yolculukta kullanılan, üzerinde altın, para yerleştirmeye yarar gözleri olan meşin kuşak
kemer
Kemiklerden oluşmuş kemer biçiminde tavan
kemer
İki sütun veya ayağı birbirine üstten yarım çember, basık eğri, yonca yaprağı gibi biçimlerde bağlayan ve üzerine gelen duvar ağırlıklarını, iki yanındaki ayaklara bindiren tonos bağlantı
kemer
Etek, pantolon gibi giysilerin bele gelen bölümü
kemer
Bele dolayarak toka ile tutturulan, kumaş, deri veya metalden yapılan bel bağı
kemer
Tümsekli
kemer
bakınız: emniyet kemeri
kemer
Katmanlı kayaçlarda bir kıvrımın kabarık tepe yeri, tekne karşıtı
kemer
Emniyet kemeri

Lütfen emniyet kemerinizi taktığınızdan emin olunuz. - Lütfen emniyet kemerinizin takıldığından emin olun.

Lütfen emniyet kemerinizin takıldığından emin olun. - Lütfen emniyet kemerinizi taktığınızdan emin olunuz.

kemer
Etek, pantolon gibi giysilerin bele gelen bölümü. Özellikle yolculukta kullanılan, üzerinde altın, para yerleştirmeye yarar gözleri olan meşin kuşak. İki sütun veya ayağı birbirine üstten yarım çember, basık eğri, yonca yaprağı gibi biçimlerde bağlayan ve üzerine gelen duvar ağırlıklarını, iki yanındaki ayaklara bindiren tonos bağlantı: "Bu köprü sekiz kemer üzerinde, dört yüz yirmi dokuz metre uzunluğundadır."- S. F. Abasıyanık
kemersiz
Favorites