keman

listen to the pronunciation of keman
Turkish - English
violin

We heard the boy playing the violin. - Çocuğun Keman çaldığını duyduk.

Did you hear my son play the violin? - Oğlumun keman çaldığını duydun mu?

(Muzik) violine
fiddle

Tom wants to be able to play the fiddle as well as Mary. - Tom Mary kadar iyi keman çalabilmeyi istiyor.

They that dance must pay the fiddler. - Dans edenler kemancıya ödemek zorundadır.

archery bow
violas
keman yayı
string
keman çalıcısı
(Muzik) fiddler
keman bölümü
(Muzik) violin section
keman dersi
(Muzik) violin lesson
keman gibi thin and arched
(eyebrows)
keman kutusu
violin case
keman nota anahtarı
violin clef
keman sapı
(ud vb.) fingerboard
keman sapının ucu
tailpiece
keman yayı
violin bow
keman yayı
fiddlestick
keman yayını zıplatarak çıkarılan ses
ricochet
keman yayının ileri sürülmesi
up bow
keman çalmak
play the violin
keman çalmak
fiddle
keman çalmak
play on the violin
keman çalmak
(Muzik) play the fiddle
keman çalmak
to fiddle
keman şekilli yaprak
pandurate leaf
keman şekilli yaprak
panduriform leaf
keman şeklinde
pandurate
keman şeklinde
panduriform
büyük keman
great violin
Turkish - Turkish
Yay. Dört telli, çenenin altına dayayarak çalınan yaylı saz: "Açık sarı saçlı, zayıf bir kadın keman çalıyordu
Dört telli, çenenin altına dayayarak çalınan yaylı çalgı: "Açık sarı saçlı, zayıf bir kadın keman çalıyordu."- o. Seyfettin
Yay
(Osmanlı Dönemi) Keman
(Osmanlı Dönemi) f. Yay. Kavis
(Osmanlı Dönemi) Yayı andırır her şey
"- Ö
Dört telli, çenenin altına dayayarak çalınan yaylı çalgı
keman yayı
Kemana takılıp ses vermeyi sağlayan tel
keman
Favorites